Sürekli basın kartımızın gasp edilmesi üzerine açtığımız davada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın mahkemeye verdiği savunmada, bu hukuksuz ve keyfî uygulamasına gerekçe olarak 28 Şubat döneminde bize verilen ve artık hükmü kalmadığı yine mahkeme kararıyla tescil edilmiş bir mahkûmiyet kararını gösterdiğini ifade etmiştik.
Baştan sona çelişki ve tutarsızlıklarla dolu savunmadaki diğer bazı tuhaflıklara da bakalım.
Önce diyor ki: “Yeni anayasaya uyum sürecine ilişkin iş ve işlemlerin yoğunluğu zaten yoğun geçen (kart) yenileme dönemi ile kesişmiş, ayrıca Başkanlığın görev ve yetki alanı genişlemiş, iş yükü artmıştır. Bu sebeple kart yenileme başvurularına ilişkin değerlendirme sürelerinde uzamalar yaşanmıştır. Kart yenileme işlemleri belirli bir sıra ile yapılmakta, işlemleri tamamlanan yeni kartlar peyderpey verilmektedir.
“Davacı tarafın başvurusuna ilişkin değerlendirme işlemleri devam etmektedir. Başvurulara ilişkin değerlendirme süresinin ne kadar olabileceği mevzuatta belirlenmeyip Başkanlığımızın takdir yetkisine bırakılmıştır. Bu yetki eşitlik ve kamu yararı gözetilerek kullanılmaktadır.”
Sonra: “Hapse mahkûm olan Kâzım Güleçyüz basın kartı taşıyabilme hakkını yitirmiştir.”
Peşinden: “İdare tarafından tesis edilen her işlem mutlaka bir sebebe dayanmalıdır, ama bu sebep her zaman gösterilmeyebilir. Gerekçenin ise her işlemde bulunması zorunlu değildir.”
Devamında: “Mevcut halde kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar söz konusu değildir. Değerlendirme süreci sonlandığında ya yeni kartı düzenlenip verilecek ya da dosya Basın Kartı Komisyonuna intikal ettirilecektir.”
Ve: “Basın kartı, mesleğin icrası için zorunlu bir ruhsat veya belge değildir. Basın kartı olmaksızın çalışan binlerce gazeteci vardır.”
Bunları ayrıca yorumlamaya hacet var mı?
Şimdilik birkaç noktaya işaretle yetinelim:
Kart vermediğinizi gazeteci saymayan da, sizin parçası olduğunuz bu iktidar değil mi?
Savunmanın son kısmında yine 1 yıl 8 aylık hapis cezasından dem vurulmuş. Eğer 28 Şubat’taki o karar kast edildiyse izahını yaptık. Yok, son aldığımız cezaya atıf yapılıyorsa, o da istinaftan döndü; dava yeni baştan görülecek...
Peki, öyle bir cezaları da olmayan sair Yeni Asya mensuplarının kartları niye hâlâ verilmedi?
Takdir yargının ve kamuoyunun...