Koronavirüs salgınının, öncesindeki bütün gündemleri geri plana itip örterek herşeyin önüne geçmesi, sakladığı derin hikmetlerin yanı sıra herkes için çok önemli fırsat pencereleri de açıyor.
Bir defa bu olay, herkese insanın aczini, çaresizliğini, dünyanın fâniliğini, hırs ve kavgaların anlamsızlığını son derece çarpıcı bir şekilde gösterdi ve düşünme fırsatı verdi.
Salgın riski karşısında gösterilen dayanışma ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere yetkili makamlarca açıklanan tedbirlere muhalefetin de destek olması siyasî ortamı yumuşattı ve hissedilir bir sükûnet rüzgârı estirdi.
Korona öncesinde bir numaralı gündem olan Suriye gerilimi “unutuldu.” En birinci ağızdan “savaş” kelimesi telâffuz edilerek tırmandırılan, ama Moskova ateşkesi ile frene basılan çatışma iyice soğumaya bırakıldı.
Dileğimiz, bu havanın Suriye iç savaşını tamamen bitirmeye yönelik diplomatik süreçleri canlandırmak için değerlendirilmesi.
Salgının içeride gündeme getirdiği bir başka önemli konu cezaevlerindeki durum oldu. Sağlıksız şartlarda ve kapasitelerinin çok üstünde insanın tutulduğu hapishanelere de virüsün girmesi halinde üstesinden gelinmesi imkânsız felâketlere yol açılacağı uyarısı son olarak “Sayı âcilen makul bir düzeye indirilmeli” diyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu tarafından da, baroların ortak açıklamasında da dillendirildi.
Tâ ne zaman MHP’nin gündeme getirdiği, ama sürüncemede bırakıldığı için onun da takip etmekten vazgeçerek askıya aldığı infaz indirim yasasının artık bir an önce raftan indirilip beklentileri karşılayacak şekilde yasalaştırılması, kaçınılmaz bir zaruret oldu.
Ancak OHAL furyasında her önüne gelenin “teröristlik” veya “terör propagandası” ile suçlanıp mahkûm edildiği bir ortamda “terör suçları”nı hariç bırakma ısrar ve inadı sürdürülürse böyle bir düzenleme, hukuksuz uygulamaların açtığı derin yaraları kanatmaya devam eder ve vicdanlarda kabul görmez.
Buna mukabil, Adalet Bakanının telaffuz ettiği “şiddet içermeyen suçlar” kavramı üzerinden çözüme yönelik bir formül geliştirilirse, birçok mağduriyeti çok gecikmeli ve bir ölçüde de olsa telâfi etmenin yolu açılabilir.
Virüsün itidale getirmiş gibi göründüğü siyasî ortamda bu konudaki katılıkların aşılıp insanî bir çözüme erişilmesini diliyoruz.