Türkiye artık seçim atmosferine girdi. İktidarın da, muhalefetin de bütün çalışmaları seçime endeksli.
Cumhur’un derdi, ikinci ortağını yüzde 10’luk baraja takılmaktan kurtarmak. Sırf bu sebeple, şimdiye kadar duyarsız kaldığı seçim barajını yüzde 7’ye indirme hesabı yapıyor. Ama bu hesap daha küçük ortakların da tepki ve itirazıyla karşılanıyor.
Barajı düşürme manevrasının, son anketlere göre yüzde 25’e kadar gerileyen büyük ortaktaki oy kaybına ise hiçbir faydası olmayacak.
Ayyuka çıkan hukuksuzluk ve yolsuzluklar, kayırmacı ve ayrımcı uygulamalar, afet yönetimindeki fiyaskolar, iç ve dış politikadaki yanlışların giderek büyüyen faturası, ekonomideki kötüye gidiş, AKP’yi daha da aşağı çekiyor.
Tek adam rejimi bu gidişatı hızlandırıyor.
Böyle bir tabloda güvenilir bir adres arayan seçmenlerin bu arayışına tatminkâr bir cevap verme vazifesi tabiî ki muhalefetin üzerinde.
Öncelikler hukukun üstünlüğünü tesis etmek; yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak; yargının üzerindeki baskıları kaldırmak; Meclisi yeniden etkin hale getirmek; şeffaf ve denetime açık bir işleyişi hâkim kılmak; medyayı bağımlı olmaktan çıkarmak...
Hukuk deyince, bu alandaki en önemli önceliklerden biri, OHAL döneminde yapılan ve yakıcı sonuçları hâlâ devam etmekte olan ağır hukuk gasplarına son vermek; bunun için de özellikle KHK sorununu çözmek. Hukukun en temel kriterleri hiçe sayılarak çıkarılan KHK’ların yol açtığı çok yönlü ve çok boyutlu yaygın mağduriyetleri, olabildiğince telafiye çalışmak.
Bu noktada anamuhalefet partisinin hayli zamandır farklı illerdeki KHK’lılarla bir araya gelip sorunlarını dinleyerek yaptığı çalışmalar ve Kılıçdaroğlu’nun “Sözüm söz, KHK’lıların problemlerini çözeceğim” beyanı önemli.
Diğer partilerin de çoğu aynı yönde mesajlar verdiler. Ama bunların şu dönemde daha derli toplu bir çalışma ve proje halinde netleştirilerek kamuoyuna duyurulması lâzım.
Beş yıldır kanamaya devam eden bu sosyal yaraya artık bir neşter atılması, daha fazla ertelenmesi mümkün olmayan bir zaruret.
Bu yapılırken, son süreçte iyice çığırından çıkarılan “terörist” suçlaması da evrensel hukuk kriterleri çerçevesindeki tanımlarına uygun şekilde netleştirilip vuzuha kavuşturulmalı ki, bu alandaki mağduriyetler de bitsin.