AKP Genel Başkanı bir taraftan “Demokrasiden, insan haklarından, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden yana en küçük bir sıkıntımız yok. Hangi kesimin ne sıkıntısı varsa hepsini birer birer çözdük” deyip, diğer taraftan hukuk devletini “tahkim edecek” adımlar atma kararlılıklarını tekrar ededursun...
Gündemdeki kritik davalar için Bahçeli ile aynı frekanstan öfkeli tepkiler vererek bunca yıllık yol arkadaşlarını da gözünü kırpmadan harcamak suretiyle, zaten kuşkuyla bakılan reform vaadlerini daha yola çıkmadan boşa çıkarıp suya düşürmeye muvaffak oldu.
Ama “En küçük bir sıkıntımız yok” dediği hukuk ve adalet için hazırlanan 4. yargı paketinde öngörülen hususlar, mevcut işleyişteki hiç de “küçük olmayan” sıkıntıların bizzat kendileri tarafından da itirafı anlamına geliyor.
Ocak’ta gündeme getirileceği belirtilen söz konu pakette yer alacak düzenlemelerden bazılarının şunlar olacağı ifade ediliyor:
* İfade özgürlüğü davalarında uygulama farklılıklarının giderilmesi. Oysa sene başında yapılan TMK değişikliğiyle haber ve eleştiri niteliğindeki yayınların terör propagandası sayılamayacağı düzenlemesi getirilmişti. Ama uygulamada yine değişen birşey olmadı. Bir örneğini de kendi davamızda gördük; yasa değişikliğini heyete hatırlatmamıza rağmen.
* Ağır ceza davalarında 7 yıla kadar uzayan tutukluluk sürelerinin kısaltılması. Bunca insanın ve ailenin hayatını mahvettikten sonra!
* Yerel mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarına uyumu. AYM ve AİHM’in ihlal kararlarının yeniden yargılama sebebi sayılması. Bunun için yeni kanun çıkarıp “reform” yapmaya gerek yok ki. Anayasanın hükümleri ortada. Maksat reform lafıyla göz boyamak ve “Dostlar alışverişte görsün” ise iş başka tabiî...
Zaten bir taraftan reformdan söz ederken diğer taraftan hukukun en temel prensiplerini ayaklar altına alıp çiğnemeyi sürdüren bir anlayışla karşı karşıya olduğumuz ortada.
Hukuka meydan okuyan mafyanın hâmisi ortağıyla arasını hoş tutmak uğruna, yıllarca beraber yürüdüğü yol arkadaşlarını dahi bir çırpıda gözünü bile kırpmadan harcamakta zerre kadar tereddüt etmeyen bir anlayış...
Ama bu anlayışın ülkeyi ve de ekonomiyi getirdiği nokta şu aşamada söylem düzeyinde de olsa ibreyi yeniden reforma çevirdi.
Mecburen ve kaçınılmaz bir şekilde.
Çünkü bu iş böyle gitmez, gidemez.