Koronavirüs alarmı hayatın bütün alanlarını etkilemeye devam ederken sosyal aktiviteleri ve kamu hizmetlerini de büyük ölçüde adeta rölantiye aldırdı.
Yargı hizmetleri de buna dahil. Adalet Bakanı Gül bütün yargılamaların Nisan ayı sonuna kadar durdurulduğunu söyledi.
Ay sonu geldiğinde süre uzatılmazsa o güne kadar yargı hizmeti verilmeyecek.
Bunun, en temel hukuk prensipleri dahi hiçe sayılarak yapılan yargılamalara ara verilmesi yönüyle olumlu bir yanı da var gerçi!
Ama bilhassa delilsiz ve hukuksuz tutuklulukları uzatıyor olduğu da ayrı bir vakıa.
Aslında bu zorunlu fâsıla, ağır iş yükü ve yoğun baskı altında bunalmış olan yargıya bir nefes alma, kendisini sorgulama ve vahim gidişatı düzeltme fırsatı da veriyor.
Keşke bu fırsat değerlendirilebilse...
Tabiî, yargı süreçlerine bir şekilde müdahil olan herkes için aynı şey geçerli. Bilhassa etkili ve yetkili konumda bulunanlar için...
Bu noktada, infaz indirimi düzenlemesi üzerinde çalışan iktidar partisi ekibiyle, temas ettiği muhalefet partileri bu açıdan yargı mensuplarının da işini kolaylaştıracak bir netice ortaya koyabilme şansına sahipler.
Eğer infaz indirimi, koronavirüsün suç türü ayırmadan cezaevindeki herkesi istisnasız tehdit eden bir tehlike olduğu dikkate alınarak, eşitlik ilkesi gözetilerek, ayrımcılık yapmadan sonuçlandırılırsa herkes rahatlar.
Bu çerçevede, özellikle terör suçları denilerek aynı torbaya konulan dosyalarda örgüt propagandası, yardım ve yataklık gibi tartışmalı başlıkların yeniden ele alınması şart.
Keza örgütlü çete-mafya ve uyuşturucu suçları için seslendirilen “örgüt yöneticisi ve üyesi” ayrımı terör suçlarında da uygulanmalı ve hukuk dışı, siyasî ve keyfî kriterlere bina edilen suçlama, yargılama ve mahkûmiyetlerin doğurduğu ağır ve geniş çaplı mağduriyetlerin çok gecikmeli de olsa telâfisi yolu artık açılmalı.
Bu konularda muhalefet partilerinin dile getirdiği yapıcı teklifler için “Değerlendirmeye açığız” mesajı veren iktidar partisi bu sözünün arkasında durmalı ve infaz indirimini bir sosyal barışa vesile kılmayı başarmalı.
Malûm furya ile çok gerilen Türkiye’nin böyle bir yumuşama iklimine ihtiyacı var.
Virüsü bu açıdan da fırsata çevirelim.