Kanunî zamanında su sistemlerinin ciddî şekilde ele alındığından bahsetmiştik. Buradan anlaşılacağı üzere Osmanlı padişahları suya çok önem vermişlerdir. Dönemin Mimarı, Mimar Sinan Kırkçeşme Sularını Belgrad Ormanları’ndan Eğrikapı’ya getirmiştir. O dönemlerde şehrin Beyoğlu tarafı daha susuzdu. Beyoğlu I. Mahmud zamanında Taksim su tesisi ile suya kavuştu. Sultan II. Abdülhamid şehre Hamidiye suyunu getirmiş, Sultan II. Mahmud ise, Su Nazırlığı kurmuştur. 1
Medeniyetlerin Ev Sahibi: Üsküdar
Her şehrin bir tarihi, o şehirde bulunan her semtinde ayrı bir tarihi vardır. Üsküdar’da geniş bir tarihe sahip, medeniyetlerin evi haline gelmiş bir semt özelliğindedir. 29 Mayıs 1453’de İstanbul’un fethedilmesinden sonra Üsküdar hızla gelişme göstermiş, Üsküdar ‘a kesin ve kalıcı iskân başlamış, çok sayıda cami, mescit, tekke, hamam, kervansaray, imaret, medrese, çeşme, iskele, kütüphane yaptırılmıştır. Ayrıca birçok padişah, sultan, paşa ve devlet adamlarının sarayları, yalı ve köşkleri ile süslenmiştir. Bütün Osmanlı Tarihi Döneminde Anadolu, Mısır, İran, Hicaz, Irak, Suriye üzerine yapılan seferlerde Üsküdar, Osmanlı Padişahı ve Devlet Adamlarının konaklama ve dinlenme yeri olarak görev yapmıştır.
Biz de bu medeniyetler semtinden çok sayıda çeşmelerin tarihini inceledik:
Salacak İskele Sokağı’nda bulunan Lâleli çeşme 1682 yılında yapılmıştır. Sultan IV. Murad’ın silâhtarı olan Mustafa Ağa tarafından yaptırılan çeşmenin üçgen boşluklarında büyük bir rozet bulunmaktadır. Ve bu su kemerinin iki tarafında döneme ait lâle motifleri de görülmektedir. Çeşmenin ayna taşında kabartma süslemeler ve Enbiya Sûresi 30. Âyetten bir kısım bulunmaktadır. Klâsik üslûpta yapılan çeşme onarımdan geçse de suyu kesiktir. 2
Dipnotlar:
1- Alin Talasoğlu, İstanbul’un Meydan Çeşmeleri, İstanbul, 1994, s. 1.
2- Bu bilgiler http://www.suvakfi.org.tr/cesme/mustafa-aga-silandar-cesmesi-h-1094-m-1682/1784/sitesinen alınmıştır.