Bugün rotamızı hem mimarî, hem yapı olarak çok farklı bir camiye çeviriyoruz. İran’da bulunan Nasır el-Mülk Camii dışarıdan alışılagelmiş bir camiye benzer, fakat içinde daha fazla şey var. Caminin pek çok farklı ismi vardır. Çoğunlukla “Pembe Cami” olarak bilinir, aynı zamanda “Renkli Cami”, “Gökkuşağı Camii” veya “Kaleidoscope (sürekli değişen manzaralı) Cami” de deniyor.
Caminin tarihine baktığımızda, Farsça orijinal adı Masjed-e Nasır ol Molk’dur. Kaçar Hanedanı beylerinden biri olan Mirza Hasan’ın (Ali Nasır El-Mülk) emriyle yaptırılan caminin inşası 12 yıl sürüyor ve 1888 yılında tamamlanıyor. Caminin tasarımcıları ise Muhammed Hasan ve Muhammed Rıza Kaşi Pazi Şirazi’dir. Camiye, Pembe Cami denmesinin sebebi ise yapımında pembe ağırlıklı çiniler kullanılması. Aslında her ne kadar pembe gibi dursa da, caminin içinde bütün renkler bulunuyor. Renk cümbüşü ve ince sanatıyla hayranlık uyandıran caminin tasarımında eski Türk Uygarlıkları ile Osmanlı ve Fars sanatlarının da etkisi bulunuyor. Fakat önemli bir ayrıntı var, caminin içindeki renkli ışıklar sadece sabah saatlerinde görülüyor. Öğle saatleri ve sonrasında bu renkler görülmüyor.
Küçük camlar ışığı yansıtıyor
Sanat dolu yapının içine doğru yolculuk yapıyoruz. Cami’nin, güney cephesinde yer alan renkli küçük camlar, güneşin yaydığı ışığı bir resim gibi iç kısma yansıtıyor. Yavaş yavaş ilerledikçe, özellikle tavan kısmında tezhip ile işlenmiş Kur'ân’dan âyetler yer aldığını görüyoruz. Sultanahmet, Süleymaniye, Selimiye camileri nasıl bizleri ruhanî yolculuğa çıkarıyorsa, Nasır ol Molk Camii’de sanki yine bizleri mistik bir yolculuğun içerisine dâvet ediyor gibi adeta. İslâmî yapılarda az da olsa karşımıza çıkan renkliliği, Nasır ol Molk Camii’nin yanı sıra; Mescid-i Aksa ve Sultanahmet Camii’nde de görmek mümkün. Bugün bu muhteşem cami, Nasır ol Molk’un Bağış Vakfı tarafından koruma altında hâlâ kullanılmaktadır.