"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Selanik’ten Şam’a, Kanada’dan Çin’e ulaşan mesajlar

Yeni Asya'dan Size
01 Eylül 2025, Pazartesi
Tarih bize gösteriyor ki, bazı şahsiyetler yalnız kendi zamanlarına değil, gelecek asırlara da yön verecek, ışık tutacak bir fikir mirası bırakırlar.

Bugün Üstad Said Nursî, fikirleri ve eserleriyle tasarrufu devam ediyor, vefatından seneler sonra bile dünya gündemindeki yerini koruyor. O, 1911’de kaleme aldığı Hutbe-i Şamiye adlı eserinde, “İslâmiyetin hakaikı hem manen, hem maddeten terakkî etmeye kabil ve mükemmel bir istidadı var” demişti.

Gerek İslâm âleminde yaşanan gelişmeler, gerekse Batı’da akademik seviyede keşfedilen derinliği, onun sadece bir din âlimi değil, aynı zamanda çağının ötesinde bir mütefekkir olduğunun altını bir kez daha çiziyor. 

Bediüzzaman’ın mesajları, sadece manevî ve ahlâkî tavsiyeleriyle sınırlı değildir. Onun siyasî ve toplumsal öngörüleri de hayranlık uyandırıcıdır. Eylül 1908’de Selanik’te, II. Meşrutiyet’in hararetli günlerinde Fransızca yayınlanan Le Journal de Salonique gazetesine verdiği mülâkat, onun ne denli keskin bir siyasî analist olduğunu ispatlamaktadır. Bu röportajda Meşrutiyet’i ve anayasal düzeni, “dinimizce tavsiye edilen” bir sistem olarak İslâmî temellere dayandırarak savunmuştur. Daha o günlerde, gücü tekelleştirme potansiyeli taşıyan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne yaptığı erken ve öngörülü uyarı, ilerleyen yıllarda yaşanacak despotik eğilimlere karşı duruşunun ilk sinyalleridir. 

GÜNDEM: HUTBE-İ ŞAMİYE

Yakın zamanda Suriye hükümetinin aldığı tarihî bir kararla, Bediüzzaman Said Nursî’nin “Risale-i Nur” külliyatının camilerde okunmasına resmî olarak izin verilmesi, bu gündemin en sıcak başlıklarından birini oluşturuyor. Bu gelişme, Üstad’ın tam 114 yıl önce, 1911’de Şam Emevî Camii’nde on bin kişilik bir cemaate irad ettiği ve İslâm dünyasının manevî hastalıklarına reçeteler sunduğu meşhur “Hutbe-i Şamiye”sinin bugünkü bir yansıması olarak büyük anlam taşıyor. 

Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Ali Muhyiddin el Karadaği’nin yazarımız İbrahim Ersoylu’ya verdiği röportajda, “Ümmet, Bediüzzaman’ı dinleseydi bu perişan vaziyete düşmezdi” şeklindeki tespiti de, bu hakikatlere olan ihtiyacı gözler önüne seriyor.

BEDİÜZZAMAN’IN METODUNA İHİTİYAÇ VAR

2013’te bir suikast sonucu şehit edilen Suriyeli tanınmış âlim Prof. Dr. Said Ramazan el-Butî, bu metoda dikkat çekerek, “Davetçi insanlar arasında silâha sarılmadan, şiddet kullanmadan dâvâ yürüten bir insan yok... Örnek de Üstad Bediüzzaman’ın metodudur” demiştir. Bu müsbet hareket metodu, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir model olarak karşımızda duruyor.

Risale-i Nur’un Kur’ân’dan mülhem mesajlarının etkisi, İslâm coğrafyasının sınırlarını çoktan aşmış durumda. Eserlerin bugün 50’den fazla dile çevrilerek Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında okunuyor olması bunun en net göstergesidir. 

Bu ilginin belki de en çarpıcı örneklerinden biri, Kanadalı ünlü psikolog Profesör Dr. David A. Clark’ın “Takıntılarla Başa Çıkma” adlı kitabında ortaya konmuştu. Dr. Clark, takıntı ve vesvese probleminin çözümüne dair Bediüzzaman’ın “vesvese” kavramına ilişkin tespitlerine yer vermiş ve Risale-i Nur’dan alıntılar yapmıştı. Bu durum, Risale-i Nur’un sadece imanî değil, aynı zamanda insanın ruhî ve psikolojik yaralarına da şifa sunan derinliğini ortaya koymaktadır. Çin asıllı Sylvia Huffman’ın Avustralya’da Risale-i Nur ile tanışarak hidayete ermesi ve “Risale-i Nur, modern çağın yaralarına şifa sunuyor” demesi de bu küresel etkinin ferdî tezahürlerinden.

Sonuç olarak; 1908 Selanik’inden 2025 Şam’ına, Kanadalı bir psikoloğun akademik çalışmalarından Avustralyalı bir Çinlinin manevî arayışına kadar uzanan geniş bir yelpazede Said Nursî ve eserleri, tazeliğini ve geçerliliğini “kıyamete kadar” koruyacaktır. O, sadece bir zümrenin değil, tüm insanlığın ortak malıdır. Fransız gazeteci Max Yvel’in 117 yıl önce söylediği gibi: “Said (Nursî) konuştu — ve altın değerinde sözler söyledi,”O altın değerindeki sözler, bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.

Hepinize hayırlı haftalar diliyoruz.

Okunma Sayısı: 297
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı