"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nabza göre şerbet vermek

M. Fahri UTKAN
21 Mart 2021, Pazar
Bizim Aile Dergisi’nin Kasım-2020 sayısında; “Şerbetler Osmanlı mutfağında ve kültüründe önemli bir yere sahip. Sözgelimi nabza göre şerbet vermek deyiminin çıkış noktası şöyle: Osmanlı döneminde, sadece İstanbul’da sayıları 600’ü bulan seyyar şerbetçilerin yaz-kış sokakları arşınlayıp, kişilere o anki fizikî durumuna uygun şerbeti sunması. Yani sıcaktan bunalıp tansiyonu düştüyse canlandıran, üşüdüyse iç ısıtan, şikâyetine göre öksürüğü kesen, spazm giderici ya da sindirim kolaylaştırıcı şerbetler…” diye bir yazıya rastladım.

Yine şöyle bir hikâye de anlatılır: “Lokman Hekim gelen hastaları masaya yatırır, muayene edermiş. Ameliyat olacaksa eliyle bir işaretle karnı açılır, güzel sözlerle bağırsakları ve diğer uzuvlar dışarı çıkarmış. Ameliyat bitince, yine güzel sözlerle bütün uzuvlar yerine girer, derileri birbirine yapışır, hasta ayağa kalkar gidermiş. Bir gün yine bir hasta gelmiş ameliyat olacak, ama ortalarda Lokman Hekim görünmüyor. Lokman Hekimin yardımcısı çaresiz hastayı kendi ameliyat etmek ister. Aynen hekimin sözlerini tekrar eder, hastanın karnı yarılır ve uzuvlar dışarı çıkar. Ameliyat bitince de yine güzel sözlerle uzuvları yerine göndermek ister, ama ne yaptıysa bir türlü işlem gerçekleşmez. Yardımcının iyice paniklediği sırada Lokman Hekim çıkagelir. ‘’Bu ne haldir?’’ der ve şaşırır. Yardımcısı durumu anlatır. Lokman Hekim hastanın nabzına bir el atarak, uzuvlara hitaben kızarak ağzına geleni söyler. Her uzuv yerlerine büyük bir hızla girerler. Lokman Hekim de yardımcısına dönerek: ‘’Herkese her zaman güzel sözle hitap edilmez, nabzına göre davranılır.’’

“Nabza Göre Şerbet Vermek” deyiminin sözlük anlamı: Birinin hoşuna gidecek, eğilimlerine cevap verecek biçimde davranmaktır. Zamanımızda da nabza göre şerbet yerine kişilerin manevî hastalıklarına göre manevî reçeteler sunan/veren Risale-i Nur Külliyatı ve Nur Talebeleri var, elhamdülillah.

Bunlar toplumun her kademesinde bu görevlerini (manevî şifa sunmak) yapıyorlar bilindiği gibi. Meselâ, kişinin kuruntu denilen vesvese hastalığı varsa hemen 21. Sözü açıp okuduğu anda vesveselerinden en yakın zamanda kurtulabilir.

Allah’ın varlığından şüphe duyuyorsa, başta 20. Mektup olmak üzere 32. Sözü veya 33 sözdeki pencereleri açtığında (yani okuduğunda) Allah’ı görüyormuşçasına inanmaya başlar.

‘Allah’a inanıyorum, fakat Peygamber gereksiz’ gibi sözlerle deist düşünceler içinde kişiler ise, 19. Söz, 19. Mektup, 31. Sözdeki Mi’rac bahsi gibi yerleri okuduğunda peygamberle ilgili bütün şüpheleri son bulacaktır.

Meselâ, Kur’ân’dan şüpheleri olan kişi, 20. ve 25. Sözleri öncelikle okuduğunda bu şüphelerinden kurtulması muhakkaktır. Risale-i Nur Külliyatı’nda her tabaka ve her farklı manevî hastalığa yakalanmış kişiler için devalar, manevî merhemler vardır.

Hastalar için Hastalar Risalesi, gençler için Gençlik Rehberi, mahpuslar için birçok teselli mektupları, hanımlar için Hanımlar Rehberi, özellikle çocuğu vefat edenlere Taziye Risalesi vb. Toplum hayatına dikkat ettiğimizde geniş siyasî meselelerle meşgul olup ilgilenenlerin, ‘Ya aklını dağıtıp manevî bir divane, ya kalbini dağıtıp manevî bir dinsiz veya fikrini dağıtıp manevî bir ecnebi’ olabileceğini görüyoruz. Bu durumların da ilâcı Risale-i Nur Külliyatı içindeki lâhika mektuplarının içinde farklı mektuplarda olduğunu okuyanlar fark edip bu feci ve insanın manevî hayatını mahveden hastalıklardan ve durumlardan kurtulacaklardır.

Bu zamanda Risale-i Nurlar’ı okuyanlar, “Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkiki derslerinin nuruyla ve gözüyle her şeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp, her şeyde kemal-i hikmetini, cemal-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemal-i teslimiyet ve rıza ile rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musîbetlere (ve hastalıklara) karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar.” (Kastamonu Lâhikası. 165)

Özetle söylemek gerekirse, dinî, imanî, sosyal ve siyasî konularda / meselelerde manevî yarası olanlara Risale-i Nur Külliyatı’nın farklı farklı kitaplarında uygun ilâçlar, etkili merhemler bulabilirsiniz.

Bütün hastalara âcil ve hayırlı şifalar…

Okunma Sayısı: 3450
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı