Ehemmiyetine binâen ve “Et-tekrâru ahsen” kaidesince nazara vermek istediğimiz haber, Ankara'nın Çubuk ilçesinde yaşandı. Muhtemelen, çoğunuz duymuş veyahut izlemişsinizdir.
Hülâsası şudur: Tır şoförü Bahaddin Gürses isimli vatandaş, evden çıkıp park halindeki aracını çalıştırmak isterken, bir kuşun gelip motora yakın yerde yuva yapmış olduğunu fark eder. Yuvada, 6 tane de taze yumurta var. Şoförün insanî duyguları harekete geçer. Merhameti ağır basar. Motoru çalıştırmaktan, aracını sürmekten vazgeçer. Tam 45 gün boyunca öylece bekler. “Bunda da bir hayır vardır” diyerek, bu süre içinde arabasını çalıştırmaz ve işe çıkmaz. Tâ ki, yavrular yumurtadan çıkıncaya ve dahi büyüyüp uçuncaya kadar...
Hakikaten, tebrik ve takdire şâyân örnek bir davranış biçimi.
* * *
Şoför Bahaddin Beyin yaptığını, aslında insanî duyguları bozulmamış her insanın yapması gereken bir davranış şekli.
Dahası, kuşlara, böceklere ve sair mahlûkata karşı gerçekte böyle davranılması gerektiği hususu, tâ çocukluktan itibaren nesillere önemle anlatılması lâzım.
Çevre temizliğinin yanı sıra, sair eşya ve mahlûkatın hakkına-hukukuna karşı çocukları şuurlandırmak, her anne ve babanın üzerinde bir vazifedir, bir vecibedir.

Evet, doğru olanı, yapılması gerekeni budur. Muhtemelen, Bahaddin Beye de küçüklüğünde bu yönde etkili nasihatlerde bulunulmuştur ki, 45 gün boyunca yuvaya dokunmayarak sabredip beklemiş.
Şüphesiz, kendisi de bu sabrının mükâfatını almış veya alacaktır. Üstelik, hisleri pek kuvvetli olan o kuşa ve o mâsum yavrulara kendisi minnettar olacak derecede...
Bilvesile, diğer bazı düşüncelerimizi burada şöyle kısaca sıralamak isteriz:
* Bahaddin Bey, bir buçuk ay boyunca arabasını çalıştıramamış belki; ama, paha biçilmez derecede bir iç huzuru, bir vicdan rahatlığı kazandığı kesin.
* Bu insanî davranışından dolayı, maddî kayıpla kıyaslanmayacak derecede mânevî bir kazanç, bir feyiz ve berekete kendisi mazhar olmuş veya olacak demektir.
* Şayet 45 gün beklemeyip arabasını hemen çalıştırmış olsaydı, kim bilir başına neler gelecekti. Belki de, hayatını karartacak fecî bir kazaya karışacak ve dünyası başına yıkılacaktı. Zira, bilhassa kuşların çok kuvvetli hisleri vardır; dolayısıyla, bunu asla unutmamalı ve basite almamalı.
* Bu insanî hadisenin duyulması da, bilhassa örneklik açısından hayırlı olmuştur. O halde, daha da yaygınlaştırılmasında, en çok da çocuklara ve gençlere medar-ı bahsedilmesinde büyük fayda var.
* Nihayet, “Her şeyde bir hayır vardır” hakikati, burada da hükmünü apaçık şekilde ilân ve ibrâz etmiş bulunmaktadır.
***
GÜNÜN TARİHİ: 18 Temmuz 1945
Millî Kalkınma Partisi
Türkiye, 1945 yılı başlarında çok partili siyasî hayata geçmeye mecbur kaldı. Yoksa, kurulma aşamasındaki BM’ye kurucu üye olma vasfını kazanamayacaktı.
Yeni dönemin ilk siyasî partisi için, 18 Temmuz’da resmî müracaat yapıldı. Partinin başında Nuri Demirağ isimli bir iş adamı vardı. Tanınmış arkadaşları arasında ise Erzurum eski mebuslarından Hüseyin Avni Ulaş ve asker kökenli Cevat Rifat Atılhan bulunuyordu. Yeni kurulacak siyasî oluşumun ismi Millî Kalkınma Partisi idi. Yapılan müracaat, ancak Eylül’de işleme alındı.
* * *
CB İsmet İnönü, 19 Mayıs töreninde yaptığı konuşmada, ilk kez çok partili hayattan söz etti. İşte, bu konuşmadan cesaret alınarak MKP kuruldu. 1946 seçimlerinde bir varlık gösteremediği için, 1950'den sonra siyasî hayattan çekildi.
Tam bir yıl sonra, yani 18 Temmuz 1946’da, bu kez İslâm Koruma Partisi isminde bir siyasî parti daha kuruldu. Ancak, bu da ortaya bir varlık koyamadan kapandı gitti.