"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ezan”a sûikast teşebbüsü

M. Latif SALİHOĞLU
17 Ocak 2024, Çarşamba
Harf inkılâbından (1928) hemen sonra, Kur’ân harfleri yasaklandı.

1932 yılının Ocak ayı başlarından itibaren, bu kez Kur’ân ile birlikte “Muhammedî Ezan”ın yasaklanması hazırlıklarına başlandı. Bu ise, dünyada ve insanlık tarihinde ikinci bir örneği bulunmayan bir politika idi.

Devrin hükümeti ve muktedirleri, bu işe çok hevesli ve dünden razı oldukları içindir ki, halka ve mü’minlere hiç sormadan, yani muhatap kitleye hiç danışma gereğini dahi duymadan, şarkı okuma türünden bir Türkçe Kur’ân, Türkçe Ezan ve kamet okutma seferberliğini başlattılar.

Bu seferberliği başlatanlar, bir taraftan laiklik adına “Din, devlet işlerine karıştırılmamalı” diye ahkâm keserlerken, diğer taraftan dine ait her meseleye devletin karışmasını, müdahale etmesini bütün kuvvetleriyle teşvik ediyorlardı.

İşte, Kur’ân ile Ezan’ın 1350 yıldır okunan orijinal haline yapılan müdahale de, bu türden bir uygulamaydı.

*

Kur’ân’ın orijinalini terk ile onun yerine Türkçe tercümesini okutmanın ilk denemesi 22 Ocak 1932’de İstanbul Yerebatan Camiinde yapıldı.

Bu “içten bozma” operasyonu için kullanılan ilk kurban kişi ise, Hafız Yaşar (Okur) oldu. (23 Ocak 1932 tarihli Cumhuriyet ve Milliyet gazeteleri.)

Bir sonraki adım, Sultanahmet Camii ile Fatih Camii’nde atıldı.

Ne aciptir ki, bütün bu gelişmeler mübarek Ramazan ayında yaşandı. Zira, 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesinde de, Ayasofya Camii’nde tamamı Türkçe olmak üzere ezan, Kur’ân, tekbir ve kamet okutturuldu.

Belli ki, vazifelendirilmiş bulunan bir dehşetli komita, bütün bu yapılanları adım adım takip ediyordu. Dolayısıyla, önceden gizlice hazırlanmış bulunan plânlar, artık bir bir tatbik sahasına konuluyordu.

Yaşanan bütün bu tatbikattan sonra, nihayet Diyanet İşleri Riyaseti tarafından da ezanın Türkçe okunmasına fetva verildi. Bu maksatla hazırlanan genelge, 18 Temmuz 1932 tarihinde yayınlanarak umuma duyurulmuş oldu. Bu tarihi takip eden günlerde, yurdun her yerindeki ilgili müdürlüklere Türkçe ezan metni tebliğ edildi. 4 Şubat 1933’te ise, müftülüklere ezanın bundan böyle mutlaka Türkçe okuması, buna uymayanların kati ve şiddetli bir şekilde cezalandırılacağını bildiren yeni bir tamim gönderildi.

*

İşte, tam 18 yıl müddetle devam eden ve nihayet 16 Haziran 1950 tarihine kadar mecburiyet tahtında okutturulan o ruhsuz, feyizden uzak olan Türkçe Ezan’ın sözleri, adeta bir şarkının sözleri tarzında okutulmaya çalışıldı. O ruhsuz ve kasavet verici şarkıyı okumak istemeyenler ise, olabildiğince bir gizlilik hali içinde Ezan-ı Muhammedî'yi okumaya devam etti.

1950 Mayıs'ında yapılan genel seçimlerden zaferle çıkan Demokrat Parti, yeni hükümeti kurduktan hemen sonra Meclis gündemine getirdiği ilk kànun teklifi, Ezan-ı Muhammedî üzerindeki yasağın kaldırılması oldu. Muhalefet cephesinin de bu meselede ikna edilmesiyle birlikte, Haziran ortasından itibaren Ezan-ı Muhammedî 18 yıllık esaretten kurtulması sağlanmış oldu.

*

Üstad Bediüzzaman, bir mektubunda bu konuya dair şunları söyler: Ehl-i ilhâd, kendim tamir ettiğim bir mâbedimde bir-iki kardeşimle hususî ibadetimde, gizli ezan ve kametimize müdahâle edildi. "Niçin Arapça kamet ediyorsunuz ve gizli ezan okuyorsunuz?" denildi. Sükûtta sabrım tükendi. Milletin mukadderâtıyla keyfî istibdatla oynayan firavunmeşrep komitenin başlarına derim ki: Ey ehl-i bid'a ve ilhad! Dünyada hükümet süren, hükmeden her kavmin, hattâ insan eti yiyen yamyamların, hattâ vahşî, canavar bir çete reisinin bir usûlü var, bir düsturla hükmeder. Siz hangi usûlle bu acip tecavüzü yapıyorsunuz? (Mektubat, 29. Mektup)

Okunma Sayısı: 2197
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zubeyir

    18.1.2024 10:37:12

    Bunu yapan "güruh" unutulmamalı. Dindar insanlar bu gerçek mahiyeti görmeli, en azından bu devre ve yapılanlara nazar-ı müsamaha ve muhabbetle bakmamalı. Dindar kemalizm modası...

  • Toygar

    17.1.2024 07:56:57

    "..Muhalefet cephesinin de bu meselede ikna edilmesiyle birlikte.." Bazen insanlar doğruyu yapmak için "dürtüklenmek" istiyor. Doğruyu biliyor, istiyor, ancak yapmaya gelince 'korkular' mı desem, 'bana ne'cilik mi desem bilemedim, uygulamaktan kaçınıyor. İman da zaten burada devreye giriyor olsa gerek!..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı