İktidar mevkiinde olanlar, çıkardıkları kanunların ve yaptıkları iyi-kötü icraatlerin, günün birinde karşılarına çıkacağını düşünerek hareket etmeleri kendi menfaatlerinedir.
Ne var ki, farkı sebeplerle çoğu kez bu noktayı hakkıyla düşünemez hale gelirler. Bilhassa muhalefeti susturma ve baskı altına alma yönündeki kanun ve icraatlere keyifle imza atarlar. İktidardan düştüklerinde ise, başkasına revâ gördükleri aynı muamele ile bu kez kendileri karşı karşıya gelirler.
*
Bu meyanda hatıra gelen en çarpıcı örneklerden biri İttihatçıların muhalefeti sindirmek için kurmuş oldukları bol idamlı Askerî Mahkemelerdir. Adına “Divan-ı Harb-i Örfî” denilen o Sıkıyönetim Mahkemesi, 1909’da muhalefetteki Ahrar Fırkası ile İttihad-ı Muhammedi Cemiyetinin mensuplarını cezalandırmak üzere çalıştırıldı. En az kırk kişi idam edildi. Yüzlerce kişi de ağır cezalara çarptırıldı.
Ne var ki, 9 yıl sonra, yani 1918’e gelindiğinde, aynı mahkeme bu kez İttihatçıları cezalandırmak üzere çalışmaya başladı. Etme-bulma dünyası işte…
Şayet yurt dışına kaçmasalardı, İttihatçıların ileri gelenlerinden birçoğu muhtemelen aynı mahkemede idam ile yargılanacaklardı.
*
Bugünkü siyasî iktidar ve onun ortağı tarafından çıkarılan lastikli “sansür kanunları” için de, benzer şeyleri söylemek mümkün.
Şayet Anayasa Mahkemesi iptal edilmezse, başta sosyal medya, ama aslında genel medya için Meclis’te çoğunluk tarafından kabul edilen sansür uygulaması, ana metindeki muğlak hükümler, günün birinde kendi aleyhlerine de işletilebilir.
Esasen, şu meseleye “bumerang” tabiriyle yaklaşmamızın sebebi de budur. Yani, kendilerinin başkası için tasarlamış oldukları cezai hükümler, iktidar ile muhalefet yer değiştirdiğinde, haliyle baskıcı uygulama ve cezalandırma şekli de yer değiştirmiş olacak.
Temenni edelim ki, Anayasa Mahkemesi, birçok noktası indî ve fevrî yaklaşımlar ile hazırlanmış olan söz konusu sansür yasasını veto ederek tekrar görüşülmek üzere Millet Meclisine geri göndersin.
GÜNÜN TARİHİ 18 Ekim 1931
Edison ve elektrik ışığı
Amerikalı kâşif Thomas Alva Edison 18 Ekim 1931’de öldü. Edison, elektrik ampulü, gramofon ve film gösterme makinesi başta olmak üzere, binin üzerinde buluşun sahibi ya da geliştiricisi olarak biliniyor.
Birinci Şua’dan: Sure-i Nur’daki âyet-i nuriyenin mânâca çok tabakatı ve vücûh-u kesiresi vardır. Ve o tabakalardan ve vecihlerden işârî ve remzî bir veçhi, mânâca ve cifirce nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur’a dört-beş cümlesiyle on cihetten bakıyor. Ve o tabakalardan ve o vecihlerden bir tabaka ve bir perde dahi mucizâne elektrikten haber veriyor.
Edison kimdir?
Büyük kâşif Thomas Edison, 1847’de Amerika’nın Ohio eyaletinde doğdu.
İlköğrenimine başladıktan yaklaşık üç ay sonra, zekâ melekesinin yavaşlığı sebebiyle okuldan uzaklaştırıldı. Ailesinin yardımıyla, üç yıl kadar özel bir öğretmen tarafından eğitildi. 10 yaşına geldiğinde, içinde uyanan müthiş bir merak saikasıyla kendisini fizik ve kimya kitaplarına verdi.
On iki yaşında trende gazete satmaya başladı. Ardından, evdeki laboratuvarını trenin yük vagonuna taşıyarak, çalışmalarını burada sürdürdü.
*
Edison, 1876’dan itibaren yaptığı yeni keşifler ve geliştirdiği teknik cihazlarla, kendi ülkesi Amerika ve hatta Avrupa’da bir ilgi odağı haline geldi. En çok zaman ve emek sarf ettiği buluşu ise, hiç şüphesiz elektrik ampulü oldu. Bu eserini, 21 Ekim 1879’da halka tanıttı. Yaklaşık üç yıl sonra da New York sokakları bu lambalarla aydınlanmaya başladı.