Hem insan sağlığını, hem de çevre temizliğini ciddî şekilde tehdit eden tehlikenin şüphesiz siz de farkındasınız:
Sigara içme yaşı, maalesef çok, ama çok aşağılara indi. Resmen daha çocuk yaşta olanların bile bu merete bilinçsizce alıştıklarını görüyoruz.
Hele genç kızlar, hanımlar ve bilhassa hamile kadınlar arasında baş gösteren yayılma hızı ve olur olmaz içme biçimleri, hakikaten bizim gibileri derinden derine etkiliyor. Söz anlatamıyorsunuz; anlatsanız da çoğu dinlemiyor bile…
Alışkanlık, daha doğrusu bağımlılık öyle bir hızlanmış ve öyle acip bir şekil almış ki, üzülmemek, ıztırap çekmemek elde değil.
Ve bu bağımlılık, ne yazık ki, bir “umumî belâ” mahiyetini de kazanmış durumda. Bu ise, beraberinde ciddî tehlikeleri getiriyor. Hem öyle tehlikeler ki, mutlaka ve mutlaka önümüze gelecek olan son pişmanlığın hiçbir faydasının olmayacağı türden.
* * *
En büyük bir tehlike de şudur ki: Sigaranın dumanı ve kokusu ile etrafa yayılan türlü kimyasalların, doğacak çocukların hem beyin, hem de beden özürlü olarak dünyaya gelmelerine sebebiyet vermesidir.
Dahası, dünyaya geldikten sonra da, bu mendebur meret ile bedenlerine sirayet eden zararlı maddelerin, türlü hastalıkları tetiklemesi ve ömür boyu peşlerini bırakmamasıdır.
İleri yaşlarda ise, bağımlı kişi sigarayı yine bırakmıyor da, çoğu kez sigara onları bırakıyor.
* * *
Bizim gibi, pek çoğunuz da şu acı gerçeğin mutlaka ki farkındadır: Sigara içenlerin nikotinli nefes kokusu çok fenâdır. Tütünün, sigaranın kendi kokusundan beterdir. Hatta iğrençtir. Öyle ki, nefesine karşı rahat duramazsınız. Onunla musafaha edip şevkle sarılamazsınız. Konuşurken, ondan yüzünüzü çevirmeye, bazen de nefesinizi tutmaya mecbur kalırsınız.
Ağzı kötü kokan bir kimse, ne kadar sempatik olursa olsun, karşısındakini iğrendirir. (Bu arada, diş temizliği yapmayan da öyledir.)
Öte yandan, nefesi güzel kokan ve ağız-diş temizliğini ihmal etmeyen kimseler, genellikle mütebessim olur, güler yüzlü olur.
* * *
Saf tütün, kişileri tiryaki eder; günümüzün endüstriyel sigaraları ise, içenleri bağımlı hale getirir. Tıpkı, eroin-kokain bağımlılığı gibi bir etki yapar. Zira, hem zarar ciheti, hem de ondan vazgeçme ve hatta tedâvi ciheti, uyuşturucu ile aynı derecede zor, kimileri için de adeta imkânsız bir hâl almıştır.
İşte, şu “imkânsız” kategorisine giren tiryaki ve bağımlı kimselerin bilhassa eşleri ve aile efradı için de hayat azaba dönüşüyor. Duâ ve temennimiz şudur ki: Allah onlara yardım etsin, sabır ve dayanma gücü versin. Tiryakilere ve bağımlı durumda olanlara da Rabbim dirayet ve irade kuvveti nasip eylesin.