Sokrates, sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devlet modeline, dört esas belirlenmiş: Bilgelik, cesaret, itidal, adalet.
İnsanlık hâlâ ideal devlet arayışında.
Hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren devlettir.
Hukuk devleti; Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir.
GÜÇLÜYÜ DEĞİL, HAKLIYI..
Hukuk devleti; kuvvetler ayrılığını benimsemiş, denge denetim sistemini kurmuş, tüm kurum ve kuruluşları hukuka uygun işleyen, hukuka aykırı işlemlerini yargı kararı ile süratle düzelten, güçlüyü değil haklıyı koruyan devlettir.
Çünkü devletin karşısında fert çok güçsüzdür. Hukuk devletinde yargı; devleti değil, haklı olan vatandaşını korur.
Fertlerin devlete güven duymaları, maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri, temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri; ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir.
‘DEVLETİN DİNİ ADALETTİR’
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir.
‘Devletin dini adalettir.’ Bu adaleti; millet adına bağımsız mahkemelerde, çeşitli erdemlerle donanımlı, adil ve cesur hakimler, savcılar sağlamaya çalışır. Avukatlar, savunma gibi kutsal bir görevi üstlenir. İsimsiz, resimsiz kahramanlar olan personeller, işin ‘mutfağını’ teşkil ederler.
Her insan hata yapar. İdarecisi de, hakimi de savcısı da, polisi de askeri de hata yapabilir, yapar. Kötü olan hata yapmak değil, hatada ısrar etmek, gerekli dersi çıkarmadan hata yapmaya devam etmektir. Daha kötüsü ise, kendini veya bir kurumu hatasız zannetmektir.
Diğer yandan, bazı kişilerin hataları sadece kendisine zarar verirken; kamu hizmetinde görev alan, millet adına iş yapanların hataları sadece kendilerini değil, o hataya muhatap olan binlerce kişiye telafisi imkansız zararlar verebilir.
DEVLETİN İŞLEMLERİ VE YARGI YOLU
Hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi için, devletin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine açık olması gerekir.
Anayasa’nın 125. maddesinde bu husus güvenceye alınmıştır: “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.”
Ancak, devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp, uygulanma önemlidir.
HIZLI VE MAĞDUR ETMEDEN..
Anayasa mahkemesinin bir kararında vurgulandığı üzere; bu amir hükmün yargı mercileri tarafından hızlı bir şekilde ve kişileri mağdur etmeksizin karar verilmesinin önünün açılması ve kolaylaştırılması, yine verilen Mahkeme kararlarının gecikmeksizin uygulanması gerekir.
“Bir işlemin hukuka aykırı olup olmadığının denetiminin o işlemin uygulanarak etkisini tükettikten ve tüm sonuçlarıyla kişi üzerindeki yansımalarını gösterdikten sonra, hukuka aykırılığının tespit edilerek iptal edilmesi, Devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulmasını anlamsız hâle getirir.
Zira, hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil; bunların etkilerini göstermeksizin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir.” (E.2014/153 K.2014/149)
Gündeme bir de bu açıdan bakarsak.. ne görürüz acaba?