"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir çeşitleme

Mehmet BOYACIOĞLU
29 Mart 2012, Perşembe
Ortam karışık, manevî hava keşmekeş, sohbetler çorba olunca, bana da bundan kafa karışıklığı düştü. Dört çarpı üç (elmalarla armutları toplama yanlışı yapılmıyorsa, sözgelişi toplanacak olanlar sadece elmalar ise, çarpmanın da bir zararı yoktur; yerden ve zamandan tasarruf sağlar) konusunda bir çeşitleme yapacağım.
Bu hususta kopartılan gürültünün mühim sebeplerinden biri, “din hükümlerini ve İslâmî hakikatleri ders verecek resmî bir daire”ye (DİB) memur olması gereken çocukların; yani İmam-Hatiplilerin orta kısımda biraz daha fazla dinî ders alarak yetişecek olmaları.  Ve de elbette bunlardan kaymakam, savcı, doktor, v.s. de çıkabilecek olması.
Oysa bu feryadı koparanların çoğu bu okulların, halk deyişi ile İsa’ya (a.s.) da Musa’ya (a.s.) da yaranamadığının farkında değiller. Bilindiği veya bilinmesi gerektiği gibi, bu okullar birkaç “meslek dersi” dışında aynen diğer liselilerin okudukları dersleri okuyorlar. Orta kısım açılırsa, söz konusu dersleri o yıllarda da okumuş olacaklar, hepsi bu. Ve de, bu okullara öğretmen alınırken dini veya mezhebi hiçbir aidiyet gözetilmiyor. Yani, oradaki öğretmenler de, her memur gibi laik ve Atatürkçü olmak zorundalar.   
Diğer yandan, bu okullar özlediğimiz; her derse Allah ismi ile başlayan; atoma, denize, dağa, volkana, buluta, canlıların o girift ve muhteşem âlemlerine Allah dedirten bütüncül bir müfredat anlayışından mahrumlar.  Yani, bu okullarda müsbet bilimler denilen alanın çeşitli dallarında marifetullah resmen yok.   
Bundan dolayı, birçok ehl-i din bu okullara sıcak bakmıyor.  Meselâ, şu satırların yazarı kendi imam-hatipli olduğu halde, üç oğlundan hiçbirini o okullara göndermedi. 
***
“Yurt dışı”na çıkanlar bilir ki, buralara pasaportsuz, bazılarına da vizesiz giriş yapamazsınız.  Vize vermek için, dakikalarca ter döktürür, günlerce evrak bekletirler. Pasaportsuz veya vizesiz girmeye kalkarsanız, hayatınızın birkaç yılını hapis ve müşahede altında geçirmeyi göze almalısınız.  Bu hususta şefkat abidesi Üstadımı dinlersek: 
“Evet, yolculara seyahat için vesika vermek bir vazife olduğu gibi, ebed tarafına giden yolculara da hem vesika, hem o zulümatlı yolda nur vermek öyle bir vazifedir ki, hiçbir vazife o vazife kadar ehemmiyetli değildir. Böyle bir vazifenin inkârı, ölümün inkârıyla ve her gün el-mevtü hakkun dâvâsını, cenazelerinin mührüyle imza edip tasdik eden otuz bin şahidin şehadetini tekzip ve inkâr etmekle olur.“1
Herkesin bu iman ve hüsn-ü hatime pasaport ve vizesine ihtiyacı olduğuna göre, yani din umumun mukaddes malı olduğu ve olması gerektiğine göre, bu tartışmanın sadece bir tür okulun ve kesimin geleceği üzerinden yapılması yanlış bir algıya yol açmadı mı?   
Nişantaşı’ndan ve Bağdat Caddesine “takılan” gençlerden tutun da dağdaki çobana kadar her gün bir başka ad ve yöntemle ayakların manen kayıp gitmesine karşı daha genel, kalıcı, daha salim plan ve programların düşünülmesi gerekmez miydi?  
***
On iki yıllık süre ciddî bir ihtiyaçtan mı çıkmıştır? 
Şimdiye kadar sayıları milyonları bulan “imalat hataları” sürenin azlığından dolayı mı böyle yetişmişlerdir?  Çek-senet mafyalarının üyeleri az okuduklarından mı bu yola girmişlerdir? 
Otuz yıldır milletin imkânlarını mahveden, Allah’ın “O’ndan gafil bir kulu” olan İmralı sakini daha az yıl öğrenim gördüğünden dolayı mı milletin evlâdına silâh çeken bir örgütü kurmuştur?  Gemileri batıranlar az okuduklarından mı bunu yapmışlardır? 
Kendilerine yurt savunması için verilen silâhları milletin değerlerini yok etmek için okuyanlar, okullarda on iki yıllarını geçirmediklerinden dolayı mı bu yola sapmışlardır?  
***
İşin meslek öğrenimi boyutuna bakalım. Bir Frenk diyarının başşehrinde görev yaparken, bir üniversitenin yetkilisi büromuza gelip okulunu tanıtmıştı. Sohbet sırasında, okullarından, öğrencilerin, muhasebeci olarak mezun olduklarını, ama müfredatlarında muhasebenin bulunmadığını söylemişti.   
Esas olan, kişideki temel insanî vasıflar ve kilit meslekî becerilerdir, demeye getiriyordu. Buradan hareketle diyebiliriz; meselâ binlerce makinenin binlerce görünüşte çeşit motoru vardır, ancak bunlar belirli esaslarda birlik gösterirler. 
İnsana dürüstlük, doğruluk, sözünde durma gibi temel insanî vasıflar ve bir alandaki temel meslekî beceriler verildikten sonra, her bir becerinin öğrenilmesi için onun yıllarını heba etmek gerekmez. 
Önemli olan kişide yaptığı işi en iyi yapma, işinin hakkını verme, kul hakkından uzak durma, kendini ömür boyu yenileme ve öğrenme isteklerinin tetiklenmesi, ateşlenmesidir.   
Yeni çıkan metot ve teknikler, yaklaşımları kavrama ihtiyacı kısa meslek içi kursları ile giderilebilir. 
Yani süreye takılıp kalma, nazarları on iki yıla kilitleme gereksizdir. 
***
Millî Eğitim Bakanlığımız dört çarpı üçün ikinci dördünde açık öğretime izin verecekmiş. Bu devrede, kendi inandığından mıdır, yoksa birilerinin koparacağı cayırtıdan çekindiği için midir bilinmez, “çocuklar”ın evlen(diril)mesine karşı “önlem” alacakmış.  Önemli (!) bir ayrıntı! 
Başbakanın, ‘en az üç çocuk’ tavsiyesi yaptığı bir ülkede, bu tedbir hiç de akla mantığa, izana uygun görünmüyor.   Ümit ve arzumuz, aynı  “önlem”i sevgili karma eğitimimizin kısmen yol açtığı “seviyeli beraberlikler” sonucu gelen istenmedik durumlar için de alması. 
***
Dediğim gibi, ortam ve kafam keşmekeş. Bu yıldızlı araların her biri ayrı bir yazıda ele alınmayı hak ediyor. Kalemli ehl-i hamiyeti de yardım ve duâya çağırıyorum. 
Dipnot: 1. Said Nursî, Lem’alar, Yirmi İkinci Lem’a, s. 177.
Okunma Sayısı: 1186
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı