"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayata tatbik etmek

Mehmet ÇETİN
12 Kasım 2022, Cumartesi
İlkokulda Türkçe dersinde öğretmenler bir kelime öğrettiklerinde hemen onu cümle içinde kullanılmasını isterlerdi. Talebe de o yeni kelime ile anlamlı şekilde cümleler kurar ve uygulardı.

Öğrenilen her şey gibi öğretilen her şey de hayatta uygulanmadıktan sonra ne kadar sürdürebilir? Okunan eserde öğrenilen bir meselenin, hayata tatbikinin örnekleri verilip doğrusu gösterilmelidir.

Sözgelimi sabır konusu işleniyor. Hem de sabrın meşhur üç çeşidi dile getiriliyor ki masiyete, musibete ve taate sabretmenin, hayatın içinden uygulamalarını anlatıp, tatbik edilebilirliğine hem dikkat hem de yüreklendirmek gerekir.

Bir komutan düşünün ki karşısındaki düşman birlikleri henüz hücuma başlamamışken, merkezdeki güçlerini sağ ve sol kanada gönderip hücum emri verse, düşman komutan işin farkına varır ve zayıflayan merkeze bütün gücüyle saldırır ve galip olur.

Zaman şeridinin geçmiş ve gelecek kanadı “yok” iken şimdiki zaman ise mevcuttur. Sabır, yok olan zaman dilimlerine harcanırsa hiçbir faydası olmaz zira “yok”a atılan ok, boşa gitmiştir.

İşte zamanı yerinde kullanma konusunda şimdiki zamanda yapılması gerekenin yapılması en doğru olanıdır. Kaldı ki başa gelen musibetlerde de içinde bulunulan şimdiki ân diliminde sabretmek, gereken tedbirleri alarak tevekkül etmek, sabrı yerinde ve doğru kullanmak demektir. İnsanı isyan ettirecek hâdiselere ya da baştan çıkaracak günaha karşı, yine ânı kollamak, o ân, o hatayı yapmamaya sabretmek de bir diğer doğru kullanımdır. İbadet ve itaat etme konusunda da bugün düşünülmeli, şimdiki an değerlendirilmelidir. Vakti girdi ise namaz kılınır, girmeyen vaktin de namazı kılınmaz. Bu ve benzeri konular hayatın içinden örneklendirilerek anlatılmalı ve yaşanabilirliği izah edilmelidir.

Mesela hepimizi bekleyen bir ölüm hakikati var. Kabrin arkası için çalışınız, hakikatli bir ikazı var. Hem ecel gizli olduğu için ne zaman o kabre girileceği belli değil. Kabir, genç ihtiyar, zengin fakir fark etmeksizin herkesi dâvet ediyor. İşte böylesine hayatî bir vaziyet karşısında insan kurtuluş yolunu aramalıdır.

Üç gün sonra girilecek bitirme sınavına talebe, nasıl canla başla çalışırsa; yaklaşan bir bayram arifesine esnaf daha fazla satış yapmak için nasıl ciddi hazırlıklarda bulunursa; çok sevilen birisini karşılamak için nasıl can-ı gönülden hazırlıklarda bulunulursa bunlardan daha ciddi ve kıyaslanamayacak derecede önemli bir ahiret hayatı için nasıl geri kalınabilir ki? Madem ki hayata zevk ve lezzet için bakılıyor o hâlde dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isteyen, meşru dairedeki keyfe iktifa etmeli zira o, keyfe kâfidir.

Başta denilmişti; öğrenilen ve öğretilen her ne ise hayata uygulanabilirliği de yapılmalı ve öğretilmelidir. Teorik öğretim, uygulamasız eğitim, irtibatsız uhuvvet, ne kadar bir kıymet ifade eder ki? Bu sebeple, okumaların uygulanmasına yardımcı olacak izahlar; yapılan eğitimin kalıcı ve uzun ömürlü olmasının yanında verimli olmasını da sağlar.

Okunma Sayısı: 1876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    12.11.2022 12:55:05

    ..."Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil; belki hakikî bir insan gibi, hakikî bir hayat-ı daime için sa'y etmektir. Bununla beraber meşâgil-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın malayani meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz malûmat ile vakit geçiriyorsun. Meselâ: Zühal'in etrafındaki halkaların keyfiyeti nasıldır ve Amerika tavukları ne kadardır? gibi kıymetsiz şeylerle kıymetdar vaktini geçiriyorsun. Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemal alıyorsun."... Bediüzzaman Said Nursi, Sözler - 271

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı