"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân Güneşin hakikatinden bahsediyor

Mehmet ERBAŞ
25 Nisan 2021, Pazar
KUR’ÂN’IN MU’CİZELİĞİ - Hazırlayan: Mehmet Erbaş

Yasin Sûresi’nde geçen “Güneş de kendine tayin edilmiş bir yere doğru akıp gider.” (Yasin Sûresi: 38)”  -Veşşemsü terci limüstgarril leha- daki lam, hem kendi manasını, hem fi manasını, hem ila manasını ifade eder. İşte, “Tayin edilmiş bir yere doğru”  -limüstegarrin- in lam’ı…

Avam (Okuyup yazması az olan, sıradan biri) lam’ı ila manasında görüp fehmeder ki, “Size nispeten ışık verici, ısındırıcı, müteharrik (hareket eden) bir lamba olan güneş, elbette bir gün seyri bitecek, mahal-i kararına (duracağı yere) yetişecek, size faydası dokunmayacak bir suret alacaktır.” Anlar. O da, Hâlık-ı Zülcelâlin güneşe bağladığı büyük nimetleri düşünerek Sübhanallah, Elhamdülillah der.

Ve âlime dahi o lam’ı ila manasına gösterir. Fakat, güneşi yalnız bir lamba değil, belki bahar ve yaz tezgâhında dokunan mensucat-ı  Rabbaniyenin bir mekiği, gece ve gündüz sayfalarında yazılan mektubat-ı Samedaniyenin mürekkebi, nur bir hokkası suretinde tasavvur ederek, güneşin cereyan-ı surisi (geçiçi hareketi) alâmet olduğu ve işaret ettiği intizam-ı âlemi, düşündürerek, Sani-i Hâkimin (Hikmetli Yaratıcının) sanatına Maşallah ve Barekallah diyerek secdeye kapanır.

 Ve coğrafyacı bir feylesofa lam’ı fi manasında şöyle ifham eder ki: Güneş kendi merkezinde ve mihveri (yörüngesi) üzerinde zenberekvari (bir mekanizmanın güç merkezi gibi) bir cereyan ile, manzumesini gezegenlerini) emr-i İlâhî ile tanzim edip tahrik eder. Şöyle bir saat-i kübrayı (büyük saati) hak edip tanzim eden Sani-i Zülcelâline karşı kemal-i hayret ve istihsan ile büyüklük ve kudret Allah’a mahsustur der felsefeyi atar, Hikmet-i Kur’âniyeye girer. 

Ve şairane bir fikir ve kalp sahibine şu lam’dan ve istikrardan şöyle bir mana gelir ki: “Güneş, nuranî bir ağaçtır; seyyareler onun müteharrik (hareketli) meyveleri. Ağaçların hilâfına (zıddına) olarak güneş silkinir, ta o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse, düşüp dağılacaktır.” Hem tahayyül edebilir ki, Şems, meczup (kendinden geçmiş) bir serzakirdir; (baş zikredicidir) halka-i zikrin merkezinde (zikir halkasının merkezinde) cezbeli bir zikreder ve ettirir.” Bediüzzaman şöyle der: Bir risalede şu manaya dair şöyle demiştim:

“Evet, güneş bir meyvedardır, silkinir;

Ta düşmesin seyyar olan yemişleri.

“Eğer sükûtuyla sükûnet eylese, cezbe kaçar;

 Ağlar fezada muntazam meczupları.”

Okunma Sayısı: 1283
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı