31 Mart mahallî seçimlerinin artçıları değişik vesilelerle ortaya çıkıyor. Büyükşehirleri kaybeden iktidar, oy oranının yüzde 30’lara düştüğünü görmüş olacak ki, başka formüller geliştirmeye başladı.
Türk tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi daha bir yıl geçmeden tartışılmaya başlandı. Sistem anlatılırken, “Türkiye’yi uçuracak, işler yolunda gidecek, koalisyonun önünü kapatacak, güçlü iktidar olacak, meşrûiyet tartışmalarını önleyecek” denilmişti, ancak sonuçları itibariyle öyle olmadığı görüldü. Ne Türkiye’yi uçurdu ne de koalisyonun önünü kapattı, sadece koalisyonun adı “ittifak” olarak değişti. Şu anda 291 milletvekili olan AKP’nin, MHP’nin desteği olmadan Meclis’ten kanun geçirmesi mümkün değil.
Öyle görünüyor ki bu sistem Türkiye’ye uymuyor. Bu durum da her geçen gün farklı yönleriyle ortaya çıkıyor. Seçimlerin hemen ardından “CHS’de rehabilite, revizyon, güncelleme” gibi ifadelerle de sistemin aksayan, eksik, işlemeyen yönlerinin olduğu ve bu konuda çalışmalarının yapıldığı söylenmişti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında böyle bir çalışmanın olduğu da biliniyor. Hatta taslağı Erdoğan’a sunulma haline geldiği de söyleniyor.
Tam da bunların konuşulduğu bir dönemde Çalışma eski Bakanı Faruk Çelik’in, Meclis’in 27. Dönem 3. Yasama yılının başlamasına günler kala ortaya attığı teklif, sistemin yürümediğini ortaya koydu. Erdoğan’ın haberi olmadan Çelik’in bunu ortaya atmasının neredeyse imkânsız olduğu söyleniyor. Çünkü, böyle konularda kafasına göre iş yapmayacak kadar tecrübeli bir siyasetçi…
“50+1 milleti yorar”
Çelik, yüzde 50+1 barajının değişmesi gerektiğini söylüyor. “İlk turda yüzde 40 ve üzeri oy alan seçilsin. Yüzde 50+1 formülü Türkiye’yi yorar” diye de teklifini gerekçelendiriyor Çelik… Çelik’in bu sözleri 50+1’in sistemin güçlü olduğunu gösterdiği yönündeki önceki tezlerini adeta çürüttü, çürütüyor.
Cumhurbaşkanı’nın yüzde 40+1 ile seçilmesini düzenleyen bu teklif anayasa değişikliği gerektiriyor. Yeni sistemde anayasa değişikliği için yeterli oy sayısı ise 400…
TBMM’nin şu anki milletvekili aritmetiği ise yeni bir anayasa değişikliği için oldukça zor görünüyor. 16 Nisan referandumunda kabul edilen değişiklikle TBMM milletvekili sayısı 600’e çıkarıldı. Anayasa değişikliği için ise Meclis üye tam sayısının 3’te 2’si yani 400 vekilin onayı gerekiyor.
TBMM’de halen 589 vekil görev yapıyor. TBMM’de milletvekili dağılımı ise şöyle: AKP 291, CHP 139, HDP 62, MHP 49, İYİ Parti 39, SP 2, TİP 2, DP 1, BBP 1 Bağımsız da 3.
Bu arada bugünlerde Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın parti kurmaları durumunda bu aritmetiğinde değişeceğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu durumda Cumhur İttifakı’nın şu anda 340 olan milletvekili sayısının düşebileceğini de yabana atmamak lâzım…
Bu sandalye dağılımına göre CHP ve HDP’nin desteğini almadan bir anayasa değişikliğinin olması hayli zor görünüyor.
“Sistemi gündeme getirmek milleti yorar”
Çelik’in bu teklifi siyaset kulislerinde konuşulurken Meclis’in açılışında gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış konuşmasının çıkışında ve akşamki resepsiyonda iki farklı şey söyledi.
Önce, “Bunun konuşma yeri Meclis’tir. İktidar olarak ön hazırlık yapar, buraya getiririz” derken aynı gün akşam resepsiyonda, “Bir yıl önce çıkarmış olduğumuzu millete götürüp de milletin onay verdiği şu andaki yönetim sistemini tekrar gündeme getirmek milleti yorar“ diyerek açıklamasına farklı bir boyut getirdi. “Kişisel fikri” olarak ısrarlı sorular karşısında ise, “Millet bir sene önce kararını verdi. Milleti yormayalım” karşılığını verdi. Son olarak da “Bu konuda tartışma meydana getirecek açıklamalar yapmayın” noktasına kadar geldi. Konu “Kızılcahamam kampı”nda gündeme gelir mi bilmeyiz, ama bu tartışma daha çok su götüreceğe benziyor.
“Güçlendirilmiş parlamenter sistem”
CHP ve İYİ Parti güçlendirilmiş parlamenter sistemin gelmesini istiyor. Bu durumda, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi için gereken 400 sayısını bulmak zor iken, anayasa değişikliğini millete götürmek yani referandum için ise, 360 oy gerekiyor. Cumhur İttifakı’nın bunu kabul ettirebilecek milletvekili sayısı da yok. Bunun için bile 20 oya ihtiyaç var.
Anayasa değişikliği için 400, referandum için 360 milletvekili sayısı bulunması şu an için imkânsıza yakın görünmesine rağmen, “O zaman bu neden gündeme getirildi?” sorusu akıllara gelirken “50+1 mi, yoksa referanduma götürmek mi milleti yorar?” sorusu da peşinden geliyor.
Öyle görünüyor ki, Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi milleti yormaya devam edecek.
“Siyasette bir günlük süre uzun bir zamandır” denir hep… Bu formüller ortaya atılırken, siyasette başka hesaplar mı yapılıyor? Durup dururken bunun ortaya atılmasının sonuçları önümüzdeki günlerde bakalım ne getirecek…
Bizim tavsiyemiz ise, milleti yormak yerine siyasetçilerin sistemin tamamı üzerinde kafa yormalarıdır…