Adalet kavramı hayatımızın ön önemli vazgeçilmezlerinden… Bu durum da “Adalet devletin dinidir. Devletler adalet üzerine kurulur ve gelişir. Devletin temelidir. Adalet oksijen gibidir. Adalet olmazsa olmazdır” sözleri ifade edilir.
Son yıllarda en çok konuştuğumuz konuların başında adalet geliyor. Adalet konusunda ciddî sorunların olduğu ortada. Bunu sadece yargı reformları yapma ihtiyacının hissedilmesinden dahi anlayabiliriz. Birinci yargı paketi çıktı, ama sorunları çözemediği için, ikinci ve üçüncü yargı paketleri de hazırlık aşamasında…
Konsensus Araştırma ve Danışma Şirketi, Türkiye’de en güvenilen kurumun hangisi olduğuna dair bir kamuoyu araştırması yapmıştı. En güvenilir kurumların başında, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Türk Hava Kurumu geliyor. Üçüncü sırada Türk Silâhlı Kuvvetleri var ve bunu devlet hastaneleri, devlet okulları, Orman Genel Müdürlüğü takip ediyor. Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Adalet Bakanlığı, siyaset, medya listede ya yok, ya da alt sıralarda yer alıyor. Bu sonuçlara göre oturup düşünmek gerekmez mi?
«««
126.300 BAŞVURUDAN 10.750’Sİ KAMU GÖREVİNE DÖNDÜRÜLDÜ
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) on binlerce kişi görevden uzaklaştırılırken, pek çok kurum kapatılmıştı. O tarihten bu yana geçen sürede mahkemeler devam ediyor. KHK ile işinden atılanlar Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvurmuştu. Yıllardır devam eden incelemeler neticesinde geri dönenler olduğu gibi başvuruları reddedilenler de oldu.
23 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan bir Kararname ile kurulan, 22 Mayıs 2017 tarihinde göreve başlayan, 17 Temmuz 2017 tarihinde başvuru almaya başlayan ve 22 Aralık 2017’de karar vermeye başlayan OHAL Komisyonu 2 yıllık çalışma süresinde çalışmalarını tamamlayamadığı için görev süresi bir yıl daha uzatılmıştı. O süre de bu yılın sonunda doluyor. 7 kişiden oluşan Komisyon’un 80’i raportör olmak üzere 250 kişi çalışıyor. Ve kararlar oy birliği ile alınabilirken, oy çokluğu ile de alınabiliyor…
Komisyonun yavaş çalıştığı, sağlıklı karar alamadığı gibi eleştiriler hep yapılageldi. Zaman zaman medya mensupları ile toplantılar yapıldı, özel mülâkatlar verildi, ama komisyonla ilgili eleştiriler hep devam etti. Bunu dikkate alan Komisyon, basın organları vasıtasıyla kamuoyunu bilgilendirme yolunu seçti.
Başka gazeteleri de ziyaret eden ve bu çerçevede Ankara Temsilciliğimizi de ziyaret eden Komisyon’un Basın Müşaviri Erol Çevik Bey ile komisyonun şimdiye kadarki çalışmaları ve komisyona yapılan eleştirileri örnekler üzerinden konuşma fırsatı bulduk. OHAL KHK’ları ile “haksız yere görevinden çıkarıldığı” söylenen 125 bin 678 kamu görevlisi, rütbesi elinden alınan 3 bin 213, yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesilen 270 kişi, kapatılan kurum/kuruluş 2 bin 761 olmak üzere KHK ile tesis edilen toplam işlem sayısı 131 bin 922 kişi olduğunu ifade etti.
Komisyona 126 bin 300 kamu görevlisi başvuru yaparken 103 bin 350 kişi hakkında karar verildiğini, 10 bin 740 kişi için göreve dönme kararı verilirken, 92 bin 600 kişinin göreve dönme başvurusunun reddedildiğini, halen 22 bin 950 kamu görevlisi hakkındaki işlemlerin sürdüğünü anlattı.
Komisyon karar vermeden ilgili idare mahkemesine başvurulamıyor. OHAL devam ederken mahkemelere de başvurulamıyordu. Komisyon kararından sonra Bölge İdare Mahkemesine başvurulabiliyor. Komisyon karar verdikten sonra göreve iade edilen kamu görevlisinin 30 iş günü içinde çalıştığı eski kurumunda göreve başlatılması gerekirken bu da tam olarak yapılmıyor. Kurumlar ilgili KHK ile bunu yapmaları zorunlu iken ya yavaş davranıyor ya da “işgüzarlık” yapıyorlar. OHAL İnceleme Komisyonu’nun bu konuda bir yetkisi de bulunmuyor.
«««
BİR KİŞİ BİLE MAĞDUR OLMAMALIDIR
Zaten yıllarca mağdur olmuş kamu görevlilerinin bu mağduriyetlerinin devam ettirilmesinin bir yaptırımı olması gerekmez mi? 10 bin 750 kişinin aileleri ile birlikte bugüne kadar çektirilen acının içlerinden hiç çıkmayacağını, bu dönemi unutmayacaklarını tahmin etmek hiç de zor değil.
OHAL Komisyonu yetkilisi ile yaptığımız görüşmede, komisyonun asıl amacının bir kişi de olsa kimsenin mağdur olmaması olduğunu söyledi. Komisyonun dosyaları incelerken, komisyon kurulduktan sonra belirlenen 63 kriterle hareket ettiğini ve incelemelerin KHK sırasına göre yapıldığını anlattı. Komisyon Başkanı Salih Tanrıkulu’nun, “Kararlarımızda ‘çocuğunu okula gönderdi, bunun için ödeme yaptı’ gibi durumlar tek başına red gerekçesi değildir. Sadece çocuğun okula gönderildiği durumlarda kabul kararı veriyoruz. ByLock’un tek başına yeterli olduğu durumlar da var” sözlerini de teyit etti.
Komisyon kararıyla kamu görevlerine dönenlerin oranı yüzde 8’lerde kalırken İdare Mahkemeleri komisyonun yüzde 92’lik red kararlarını nasıl değerlendirecek bunu da önümüzdeki günler gösterecek. İdare Mahkemeleri de kararlarını bir an önce vermeli ki mağduriyetler katlanmasın. Ardından Anayasa Mahkemesi’ne ve AİHM’e başvurulan uzun yıllar devam edilebilecek bir yargı süreci gelecek…
OHAL Komisyonu’nun vereceği kararların önemi de işte tam da burada ortaya çıkıyor… Uzun olacağı bilinen yargı sürecinde insanların daha fazla mağdur edilmemesi gözden kaçırılmamalı.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın ‘KHK faciadır’ sözleriyle konu gündeme gelmiş, ama tartışma kapatılmıştı. Kapatılması mağduriyetlerinin olmadığı anlamına gelmez. En azından komisyonun “kabul kararı” verdiği 10 bin 750 kişinin yıllarca uğradıkları mağduriyet önümüzde duruyor.
Göreve başlatılmayan kamu görevlilerinin sayısı bilinmiyor.
Şimdi burada soru şu: OHAL Komisyonunca göreve iade edilen, mahkemelerde beraat edenler neden göreve başlatılmıyor? İnsanların mağdur olmaları kimseyi rahatsız etmiyor mu?
İşin özü şu: Bir kişinin bile mağdur olmasının adalet kavramına zarar vereceği düşünülerek mağduriyetlerin önüne geçilmelidir.