"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kabir ziyareti

Mehtap Yıldırım Yükselten
19 Kasım 2020, Perşembe
Kuş cıvıltıları ve rüzgârın uğultusuyla salınan ağaç dalları, kabristanın sessizliğini bozup adeta şenlendiriyorlardı.

Bir anda, tanıdığım hiçbir mevtânın bulunmadığı Yakuplu Kabristanı’na girmiştim. Kabristan, işlek bir caddenin yakınındaydı. Trafik yoğunluğu, dükkânlardan alış veriş yapan insanlarla doluydu. Kabristanda ise tamamen başka bir dünyaya ait olmanın havası vardı. Onlarda ne alış veriş telâşı, ne eve ya da işe yetişme kaygısı vardı. Sessiz sedasız yatıyorlardı. Tabi bu, dünyadan bizim gördüğümüz hâli. Acaba berzah âleminde durumları nasıldı? Kabristanın çıkış kapısı başka bir caddeye çıktığından, alış verişten dönen mahalle sakinlerinden bazılar, mezarlığın içinden geçen taş yolu kestirme yol olarak kullanıyorlardı. Kimi kabirler çiçeklerle süslü bakımlıyken, kimilerine belli ki uzun zamandır uğrayan olmamıştı. Mezar taşları da farklılık gösteriyordu. Doğum ve ölüm tarihleri arasına sığışan belirli bir zamanda yaşayıp göçmüşler. Dünyadayken oturmak için güzel, geniş evler arayanlar, boyu kadar bir alandaydı. Şimdi hepsi birer Fatiha bekliyordu. Kimi çok gençti, kimi daha bir bebekken gitmişti bu dünyadan.

Onları tanımasam da, göremesem de, onların benim ziyaretimden haberdar olduğunu düşünerek, orada bulunanların ve geçmişlerimizin ruhuna Yasin-i Şerif, İhlâs, Fatiha okudum. 

Yanımda bulunan “Münacat”dan bir bölüm okuduktan sonra oradan ayrıldım. Tekrar şehir hayatının gürültüsünün, insan ve araç trafiğinin arasına karışmıştım. Güneş batmak üzereydi. İnsanlar hızlı hızlı, market-manav ihtiyaçlarını alıp evlerine gitmeye çalışıyordu. Kimileri butiklerde, kimileri züccaciyede bir şeyler bakıyorlardı. Orada hiç ihtiyaç duyulmayan şeyler için burada ne kadar yoruluyorduk. Bir an önce eve dönmek istedim. Döndüğümde akşam ezanı okunuyordu. 

Kabristan atmosferinden çıkamamıştım. Kim bilir dünyaya dönüp de iki rekât da olsa namaz kılmak isteyen ne çoktur aralarında diye düşündüm. Namazın kıymetini de daha iyi anlamıştım. Neydi bir anda beni kabristana götüren his bilemiyorum. Belki bir derse ihtiyacım vardı. Allah, her hâlukârda gideceğim yeri göstererek, gaflet perdesini kaldırıyordu. Belki azap içinde olanlar vardı, Rahmet-i İlâhî ben bilmeden onların yardımına koşturdu.

Ölümü çok zikretmek ve kabir ziyaretleri zaten ihmal etmememiz gereken unsurlardır. Bediüzzaman Hazretleri de “Kabrin arkası için çalışınız.”“Hazırlanınız! Daimî bir memlekete gideceksiniz.” diye, bizleri bu konuda müteyakkız olmaya dâvet ediyor.

Okunma Sayısı: 2493
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı