Ben bu gün siyasî idarenin, siyasî iktidarın kendi insanlarına özellikle gençlere bıraktığı bir hediyeden bahsetmek istiyorum. Evet, ben bu saçmalığa “hediye” diyorum.
Türkiye’de 18 yaşını doldurmuş;
1) Üzerinde malı (tapusu) üstüne birşey olanı
2) Lise/üniversite mezunu olup atanamamış veya bir yerde çalışmamış sigorta girişi olmayan insanları
3) İşten çıkan boşta ibir tebligat ne de uyarı gönderiyor. Hadi onu geçtim! Teknoloji devrindeyiz, ne bir SMS geliyor ne de başka bir şey. Borç imza ile olur; imza atmamışız, bir talebimiz yok. Bize “bunu istiyor “musunuz?” diye sormadan otomatikman borçlandırıyor.
Ben tesadüfen eczaneye gittiğimde ögrendim. Daha sonra SGK’ya gittiğimde faiziyle 3 bin liradan fazla borcum olduğunu, bir işte sigortamın olmadığını daha önce üzerime araba satışı ve şu an üzerime bir tapu (Tapu da 1/3 hisse, tamamen benim değil) gözüktüğü için bu borcu ödemem gerektiği söylendi. Bu arada, SGK’da bana Türkiye genelinde 9-11 milyon insanın borcu olduğunu bilmediği ve takmadığı söylendi. Bu rakam dünyada diğer ülkelere bakıldığında bir ülke nüfusudur. Skandalın göstergesidir. Maalesef hükümetimiz ülkesinin vatandaşlarını ikinci-üçüncü sınıf görüp, ayrımlaştırıcı politika izleyip borca sokma politikası izlemektedir. Kendi vatandaşlarına “Bu borcu ödeyeceksin” şeklinde dayatmanın ne anlamı, ne izahı vardır?
Siyasî idare bir şey olunca “Beka, Beka” deyip, mağdur durumdaki kendi vatandaşına borcu yükleyerek kendi ülkesinin vatandaşlarını mağdur etmektedir. Aile ve sosyal politikalar bakanımız olan bayanın da akrabalarını işe almaktan başka düşündüğü bir şey yoktur.
Millî iradeden, milliyetçilikten, ümmetten, dinden bahsedip kendi vatandaşlarını mağdur etmek trajikomiktir.