"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vefasız doktor

Misbah ERATİLLA
25 Temmuz 2020, Cumartesi 00:04
Melik, babasıyla Millî Eğitim Müdürünün kapısında bekleyeli bir hayli zaman olmuş, içeriye girip çıkanların sayısı on kişiyi geçmişti.

Melik’in babası nihayet cesaretini toplayarak kapıyı çaldı ve içeri girdi. Oda geniş ve aydınlıktı. Müdür gülümser bir yüzle onları ayakta karşıladı ve “Hoş geldiniz!” diyerek makam masasının önündeki koltuklara oturmaları için onlara yer gösterdi. Hal hatır sonrası müdür zile bastı. Görevli kapıyı açınca “üç çay” dedi. Kısa bir süre sonra çaylar geldi. Çaylar yudumlanırken Melik’in babası kendini toplamaya çalışırken ziyaret sebebini cesaret edip söyleyemedi. Müdür durumu anlayınca Melik’in babasına “Size yardımcı olacağım bir konu var mı?” deyince Melik’in babasının gözleri güçlü bir enerji yayan projektör lambası gibi müdüre döndü. Derin uçurumdan aşağı düşecekken elini tutmuş biri gibi müdüre baktı ve kuruyan boğazını temizleyerek “Müdür Bey, oğlum çalışkan bir çocuktur. Bu yıl tıp fakültesini kazandı. Okula kayıt yapmaya gidecek. Benim onu okutacak ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelirim yok. Bundan başka beş çocuğum daha var. Sizden başka bir tanıdığım da yok. Sizi mecburiyetten rahatsız ettim.” dedi.

Müdürün yüzü bulutların dağılmasından sonra çıkan güneş gibi Melik’e baktı. Sevinç ve mutluk dolu beden diliyle “Tebrikler, ilçe olarak seninle gurur duyuyoruz!” Şırnak gibi bir ilin küçük bir ilçesinde kısıtlı imkânlarınla kazandığın tıp fakültesini kazanman bizi son derece mutlu etmiştir. Bundan böyle tıp fakültesini bitirinceye kadar ihtiyaçların konusunda elimizden ne gelirse sana yardımcı olmaya çalışacağız. Oğlumla nasıl ilgileniyorsam seninle öyle ilgileneceğim” dedi. Artık Melik ve babasının gözlerinin içi gülüyordu. Melikin babası minnet ve şükranlıkla müdüre, “Müdür Bey, Allah sizden razı olsun bu iyiliğinizi nasıl öderim, bilmiyorum” dedi. Müdür, Melik’in babasına “Kaymakamlık bünyesinde ihtiyaç sahiplerine yardım dağıtan vakfın daimi üyesiyim. Melik istenilen belgeleri getirsin. Durumunu kaymakam ileteceğim” dedi. Böylece Melik ile babası büyük bir yükün altından kurtulmanın rahatlığı ile Millî Eğitim Müdürlüğünden ayrılırlar.

Melik birkaç gün sonra istenilen belgeleri dosyalar ve müdüre teslim eder. Müdür de dosyayı alır ve Kaymakam’a Melik’in durumunu anlatır. Kaymakam, “Böyle öğrencilere sahip çıkmak gerekir” diyerek Melik’e yardım kapılarını sonuna kadar açar. Böylece Melik ilçeye her geliş gidişinde ihtiyaçları yardımlaşma vakfı tarafından karşılanır. Değişen kaymakamlara rağmen yardımlar ilk gün gibi devam eder. Bu yardımlar ve sahiplenme kesintisiz altı yıl sürer. Nihayet Melik Tıp Fakültesinden mezun olur ve doğduğu ilçe merkezindeki bir sağlık ocağına aile hekimi olarak atanır.

Melik Şırnak iline bağlı küçük bir ilçenin on beş yirmi haneli bir köyünde doğmuş. Babası toprağı, malı, mülkü olmayan yoksul bir köylüdür. Aile olarak her yönüyle zor bir hayat yaşamışlardı. Melik ilkokulu köyde okur. İlkokul öğretmenin “Bu çocuğu okutun!” tembihiyle Melik’in ortaokula devam etmesi sağlanır. Köyde arazileri, mal ve mülkler olmayınca ilçe merkezine taşınırlar. Melik ortaokulda tek rakibi yoksulluktur. Melik, ortaokul, lise ve üniversiteyi bitirinceye kadar eli iş tutan kardeşleriyle her yıl farklı şehir ve köylerde işe gider. En çok da pamuk çapa işinde çalışır. Bu zorlu hayat Melik’in doktor olarak atanmasına kadar devam eder. Melik Millî Eğitim Müdürlüğü binasının birkaç sokak ötesine tek katlı bir sağlık ocağında hastalarını muayeneye başlar. İlçede herkes altın çocuk diye ona gıpta ile bakar. MillîEğitim Müdürü, Melik’in mahalle sağlık ocağına aile hekimi olarak atandığını duyunca çok sevinir. Müdür “Toprağa attığım tohum büyüdü ve meyve verdi.” diyerek yaptığı yardımın işe yaradığını görünce gururlanarak içi içine sığmaz bir hale bürünür.

Müdür, bir sabah hasta annesinin raporla aldığı ilaçları da yazdırmak ve hayırlı olsun diye doktorun ziyaretinde bulunmak üzere sağlık ocağına gider. Altı yıldır desteğini eksik etmediği ve oğlu gibi sevdiği Melik’i görecekti. İçerde hasta olmadığını görünce büyük bir sevinç ve iç huzurla odasının kapısını çalarak içeri girdi ve selâm verdi. Melik’in masasına iki adım kala durdu ve içinde “ilçemizin medarı iftiharı” diye söylenerek Melik’e baktı. Bu arada Melik masasında baston yutmuş gibi kurulmuştu. Bir yabancı gelmiş gibi müdüre baktı. Müdür eski günlerin hatırına güvenerek bir yakınlık beklerken Melik soğuk üşüten bir ses tonuyla “Buyurun!” deyince birden bire altı yıl önce hayat yükü altında inleyen o genç gözlerinin önüne geldi. Müdür odadaki havanın umduğu gibi esmediğini görünce kendini toparladı. Müdür Melik’e, “Doktor Bey, annemin raporunda yazılı ilâçlarını yazdırmaya geldim” dedi. Müdürün yüreğinin ormanı alev almıştı. Sabırla ilâçları yazdırıp bir an önce çıkmak istiyordu. Melik, müdüre otur demediğinden ayakta bekledi ve malını mülkünü selde yitirmiş çiftçi gibi doktora baktı. Doktor müdürün yüzüne dahi bakmadan resmi bir havada “Hastayı görmeden ilâç yazamam” deyince müdürün yüreğindeki yangına benzin dökülmüş gibi hayal kırıklığını on şiddetinde depremle yaşadı. 

Müdür hiçbir söz etmeden odadan kaçar gibi çıktı. Müdür o günden sonra öğrencilerle yaptığı toplu konuşmalarda “Sizlerden tek beklentimiz emeği geçen öğretmenlerinize saygı duyun. İyi bir insan olmanın kriteri vefalı olmaktır. Vefa, yardıma koşan eli unutmamaktır. 

Saygıda kusur etmemektir. Eğer bu kavramlar sizde yoksa hangi makamda olursanız olun siz gerçek anlamda insan olamamışsınız. İyi bir İnsan olmak vefa süzgecinden geçmekle olur” derdi.

Okunma Sayısı: 3064
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Musa

    25.7.2020 13:32:51

    Allah razı olsun ibretlik bir yazı

  • ihsan pilatin

    25.7.2020 08:50:00

    Allah razı olsun.

  • emin bozkus

    25.7.2020 06:40:30

    Harikasın Misbah ERATİLLA!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı