"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vekil Hüseyin Aksu’nun Bediüzzaman’la dostluğu

Misbah ERATİLLA
15 Ekim 2020, Perşembe
Birinci Dünya Savaşı 28 Temmuz 1914 tarihinde başlar.

Almanya’nın iki savaş gemisinin Karadeniz’e açılıp Rus gemilerini batırması ve ardından Sivastopol ve Novorosisk limanlarını topa tutması sonucunda 2 Kasım 1914’te Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etmesiyle Osmanlı da savaşa girmiş olur. 

Kısa süre sonra Rus ordusu Doğu Anadolu bölgesine doğru ilerlemeye başlayınca, Bediüzzaman Hazretleri Rus saldırılarına karşı çoğunluğu talebelerinden oluşan gönüllü bir milis alayı oluşturur. Bediüzzaman Hazretleri milis alayının kumandanı olarak esir düşünceye kadar Ruslarla savaşmaya devam eder. Aynı zaman diliminde Hüseyin Aksu da Erzincan - Tercan arasında kurduğu milis güçleriyle Rusların ilerleyişini durdurmak için savaşır. Erzincan-Tercan bölge milis kumandanı, Abbas uşağı aşiret reisi Hüseyin Aksu, Erzincan Girlevik bölgesi sahibi ve aynı zamanda ağasıdır. Erzincan Rüştiyesi’nden mezun olmuştur. Rus işgal güçlerine karşı ön saflarda milisleri ile savaşır. 

11 Kasım 1918 tarihinde Birinci Dünya Savaşı sona erince Osmanlı için gerçek savaş yeniden başlamış olur. Hüseyin Aksu Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından bütün süreçlerde aktif olarak savaşlarda ve hizmetlerde hep ön saflarda yer alır. Ankara’da kurulan meclis sonrası Hüseyin Aksu TBMM Birinci devre Erzincan Milletvekilli olarak meclis çalışmalarına fiilen katılır ve daha sonra hizmetlerinden dolayı İstiklâl Madalyası alır. Milletvekilliği görevi sona erince Erzincan’a döner ve uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda görev yapar. Hüseyin Aksu birinci dönem mecliste milletvekilliği yaparken İstanbul’da bulunan Bediüzzaman Hazretleri de meclis tarafından Ankara’ya dâvet edilir. Dâvete icabet eden Bediüzzaman Hazretleri, şeref misafiri olarak meclise gelir. İşte Hüseyin Aksu ve Bediüzzaman Hazretleri’nin ilk tanışmaları bu mecliste olur. 

Bediüzzaman Hazretleri, Ankara’da kaldığı süre içinde Hüseyin Aksu’yla birçok defa görüşür. Ortak dostları ile birçok sohbetlerde bulunurlar. Bediüzzaman Hazretleri bir sohbette “Dördüncü Söz”de geçen namazla ilgili konuyu anlattıktan sonra Hüseyin Aksu da namaza da başlar.

Bir zaman sonra Bediüzzaman Hazretleri Van’a, Hüseyin Aksu’da Erzincan’a memleketine döner. Bediüzzaman Hazretleri Van’da Erek Dağı’nda inziva hayatı yaşarken Şeyh Said hadisesinden sonra Burdur’a, ardından Isparta’ya ve daha sonra da Barla’ya sürgün edilir. Eskişehir mahpusluğundan sonra Kastamonu’ya yeniden sürgüne gönderilir. Hüseyin Aksu ise memleketinde işinde gücündeyken, 1937 yılında başlayan Dersim hadisesi sonrası “eşkıyaları besliyor” bahanesiyle Erzincan ve çevresinde bulunan tanınmış aileleri, farklı şehirlere sürgüne gönderilir. Hüseyin Aksu ve ailesi de 1939 yılında Kastamonu’ya sürgüne gönderilir. Hüseyin Aksu, Kastamonu’ya sürgün gelince mecliste tanıştığı ve dostluğu devam eden Bediüzzaman Hazretleri’ni İbrahim Dağı’nda ve Kastamonu Kalesi’nde eski Diyarbakır milletvekili Ali Özkan ile ziyarete gider ve eski günleri yâd ederler. Bediüzzaman Hazretleri Hüseyin Aksu’ya “Aslınız nereden gelmiştir?” diye sorunca Hüseyin Aksu “Neslimiz Zeynelabidin Hazretleri’ne kadar uzar” diye söyler. Hüseyin Aksu Bediüzzaman Hazretlerine “Peki Üstadım, sizin aslınız ve şecereniz nereye dayanıyor?” diye sorduğunda Bediüzzaman Hazretleri “Benim annem Evlâd-ı Resuldendir. Annem Nuriye Hanım Hazret-i Hasan’a dayanmaktadır. Babam ise oranın yerlisidir” der ve “Demek ki asılda birleşiyoruz. Esasta ve kökte aynı nesle dayanıyoruz” diye cevap verir. Hüseyin Aksu Kastamonu’da kaldığı 1939-1941 yılları arasında Bediüzzaman Hazretleri’yle aralarında ibadet ve ahlâkla ilgili çokça sohbetleri olur. Bir zaman sonra 1941 yılında Hüseyin Aksu Kayseri’ye sürgüne gönderilir. Üç yıllık sürgünden sonra 1942 yılında tekrar Erzincan’a topraklarına döndüğünde malı mülkü bazı aileler tarafından paylaşılmıştı. Mallarını gasp eden bazı aileler, Hüseyin Aksu’nun saygınlığından dolayı mallarını iade eder. Bir kısmı da mallarının iadesi için para ister. Hüseyin Aksu, borç harç ederek tekrar topraklarını parayla da olsa satın alır. Alevî Kürt olan Hüseyin Aksu, evli ve üç çocuk babası olup 1893 yılında Erzincan’da doğdu. 12 Aralık 1976 yılında da vefat etti ve kendi köyü olan Erzincan Girlevik’te defnedildi.

Kaynakça:

1- Ağabeyler Anlatıyor-7, Ömer Özcan. 

2- https://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCseyin_Aksu

3- http://www.radikal.com.tr/politika/dersim-mebusu-icin-ozur-talebi-1082672/

4- Son Şahitler-4, Necmeddin Şahiner (Yeni Asya Yayınevi, İstanbul, 1975). 

Okunma Sayısı: 2210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ata

    15.10.2020 12:01:36

    Çok acayip gerçek bir hikaye özeti.Hocam sağol afiyette kalın.

  • ihsan pilatin

    15.10.2020 11:06:25

    Allah razı olsun hocam.

  • Ömer YAŞAR

    15.10.2020 00:21:51

    Ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz yaşayamam sözünün vücut bulmuş hali. Yazının anlam yüklü her cümlesi için Allah razı olsun müdürüm.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı