"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanlardan kaçmak

Muhammed Yusuf Akbaş
14 Nisan 2019, Pazar
Merdümgiriz, kalabalıkları sevmeyen, insan içine çıkmaktan hoşlanmayan; insanlardan kaçan kimse demektir.

Dilimize Farsçadan geçmiştir. İnsan mânasına gelen merdüm ile kaçma mânasına gelen giriz sözcüklerinden oluşan bir bileşik kelimedir.

Merdümgirizler kendilerine müstakil ve her tesirden azade bir muhit oluşturmak isterler. Alıngan, çekingen, insanlardan sıkılan, kalabalıktan hoşlanmayıp yalnızlık isteme hâli de diyebiliriz.

Kastamonu’da kaleme alınan mektupların birinde “Eski Said’i Yeni Said’e geçişte bir hastalık”tan   bahsedilmiştir. Bu hastalık merdümgirizlik hastalığı olsa gerektir. Bediüzzaman merdümgirizliği “insanlardan çekinmek, temas etmemek, temastan müteessir olmak” olarak tarif etmiştir. Yeni Said -Eski Said’den farklı olarak- içtimaî ve siyasî hayatı terk etmiş ve tamamen Kur’ân hakikatlerine yönelmiştir.

Bediüzzaman’ın hastalığı Yeni Said’in ruhî değişimine en mutabık merdümgirizlik hastalığıdır. Bu içtimaî hastalık; merdümgirizliktir. Bizim anladığımız manada psikolojik bir rahatsızlık demek yanlış olur, kanaatindeyiz. 

Şayet ruhun sıhhat ve afiyeti açısından meseleye bakacak olursak, bu asrın en sıhhatli ruhu, Üstad Hazretleri’nin ruhudur. Çünkü onca baskı ve zulme rağmen, gönül ve kalp dünyası daima ümitli ve feyizli idi.

Aslında Üstadın merdümgirizliği; insanların büyük bir evliya görüp, ona ilgi ve teveccüh göstermeleri ve onun bundan rahatsız olma ve sıkılma halidir daha çok. Öyle ki bu tarz nazarlar, Üstad Hazretleri’ni hasta ediyordu. Bu sebeple mümkün mertebe nazarlardan, yani insanların ilgi ve tevecühünden kaçınmaya çalışıyordu.

Ömrünü sürekli zindan ve sürgünlerde geçiren birisinin, sosyal hayata adapte olması zor olur. Bu sebeple Üstad Hazretleri insanların nazarından sıkılan, kalabalıktan hoşlanmayıp yalnızlık isteyen bir halete sahipti ki, bunu içtimaî hastalık olarak ifade ediyor. Siyasî ve afakî konulara olan ilgisizliğinde, bu hastalığın rolünün de olduğunu ifade edebiliriz.

Merdümgirizlik, insanlardan sıkılma, kalabalıklardan hoşlanmayıp yalnızlık isteme hâli denilmişti. 

Günümüzde bu hastalığa yakalananların sayısı az değildir. Çünkü öyle bir zamanki herkesin ruhu daralıyor. Peygamberler ve mana ehlinin zaman zaman inzivaya çekilmeleri gösteriyor ki, dünyanın karmaşası insanı boğuyor.

Şimdilerde en hafif ruhlu biri dahi, kimseyle görüşmek istemiyor. Ruhumuz kaldırmıyor. Hatta dostâne bakmaktan insanlar sıkılabiliyor. Dünyadaki zulüm ve cinayetleri görünce ruhlar daralıyor. Bu hastalığı bize sevdiriyor, sabır ve tahammül veriyor.

Merdümgirizlik hastalığına yakalanmak istiyoruz. Ama insanlarla görüşmekten ve konuşmaktan sıkılsak dahi, içtimaî ve siyasî hayattan da kopamıyoruz.

Merdümgirizlik insanı asosyal yapar, ama iç sesin tecrübelerini kişiye hatırlatır, seni kendinle baş başa bıraktırır. Sana ait olan cevherin değerini kadr ü kıymetini gösterir.

İnsanlardan çekinmek, temas etmemek, temastan müteessir olmak, bu zamanda hastalık mıdır, kalabalıklara karışmak dünya işlerini konuşup aklı da, kalbi de onunla meşgul etmek sosyalleşmek midir? Bu sorulara da tam cevap veremiyoruz. Bazı eserleri okuduğumuzda ve iç dünyamızda gürültülü bazen de merdümgiriz devrimler yaşıyoruz.

“Merdümgiriz bir hancıyız / Açmıyoruz kimseye kapımızı / Kapıyı çalanlara ‘yüreği dolu’ deyiniz / Son durağımız inziva olsun...”

Okunma Sayısı: 6836
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı