ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Alaska Zirvesi 15 Ağustos 2025’te gerçekleşti.
Trump, Ukrayna’daki işgalinden dolayı uzun yıllar ABD ve Avrupa’nın tecridine uğrayan Putin’i, Alaska’da törenle karşıladı. Zirve, liderlerin samimi tavır ve görüşmeleriyle geçse de, Ukrayna’da savaşı sonlandırmak için bir anlaşmaya varılamadı.
Aslında zirve öncesinde Putin’in, Uluslararası Ceza MahkemesiNİN (UCM) 17 Mart 2023’te kendisi hakkında çıkardığı tutuklama emrinin gölgesinde kalacağı söylentileri de sonuçsuz kaldı. Çünkü hem ABD’nin UCM’ye taraf ülkelerden olmaması, hem de Trump’ın zirvede Putin’e gösterdiği ihtimam, zikredilen hususu âkim bıraktı. Bunun karşılığında Trump, Putin’den “Ukrayna’da ateşkes, barışa yakınlaşmak için resmî bir taahhüt” de alamadı. Halbuki Trump, zirve öncesindeki birinci hedefi savaşı sonlandırmaktı. Ancak Washington’un görüşmenin sonucunda “İlerleme var, anlaşma yok” ifadesiyle, yani mealen, “Zirve hakkında herşey de olumsuz değildi” cümlesine sığındıkları görülüyor.
Zirve her ne kadar iki liderin “gülümsemeleri, el sıkışmaları, sırt sıvazlamaları ve Trump’ın defalarca, Putin’e ismiyle ‘Vladimir’ olarak hitap etmesi,” Washington’a “Her şey de olumsuz değildi” canım dedirtebilir. Fakat görüşme, Ukrayna’nın işgalinin başladığı Şubat 2022’den beri tecritteki Putin’in, Batı merkezli uluslararası sahaya dönüşünün de işaretidir.
Bununla birlikte Trump “Avrupalı liderlerin de sürece dahil olması gerektiğini” ileri sürerken, Putin ise “Avrupalıların engel olamayacağını umarak barışın sağlanabileceğine olan güvenini” belirtiyor.
Alaska zirvesi bir anlamda, Trump’ın ifadesiyle “dinlenme egzersizi”ydi. Yine zirve öncesinde ortaya atılan “toprak takası” ihtimali de Alaska’da değinilmediği kaydediliyor. Bunda Trump’ın 14 Ağustos 2025 Perşembe günü Avrupalı liderlerle gerçekleştirdiği görüşmede “Ukrayna topraklarının, Ukraynalılar olmadan tartışılamayacağı” fikrinin etkili olduğu ihtimaldir.
Trump’a en çok eleştiri, “Putin’i barışa zorlamak için yeterince çabalamadığı” hakkında. Putin ise, Ukrayna’da savaşın başlangıcından bu yana, uygulanan tüm uluslararası izolasyonlara rağmen ayakta kaldığını ve barış için yine kendisiyle masaya oturulacağını gösterdi.
Şimdiden Rusya’nın 21 Mart 2014’te referandumla ilhak ettiği Kırım’dan; ve 23-27 Eylül 2022’de yine referandumla ilhak ettiği Donbas bölgesindeki Luhansk, Donetsk, Zaporozhzhia ve Kherson şehirlerinden vazgeçmeyeceğini söylemek doğru olacaktır.
Bir de ABD Başkan Yardımcısı JD Vance “Ukrayna’nın savaşını fonlamaktan bıktık. Rusya’yla savaşında Ukrayna’ya finansman sağlamayı sonlandırmayı ve bölgede barış istediklerini” söylemişti. Vance’in söylemi, Kiev için âciliyet arz ediyor. Dolayısıyla Avrupa’nın da oyuna girerek süreci hızlandırması gerekiyor. Süreçten çekilen ABD’nin, Çin’le meşgul olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Zirvede karşılıklı sıcak davranış ve sözler mevcut iken, anlaşmanın olmaması da savaş sahasındaki gerçekliğin Alaska gibi soğukluğu olsa gerek.
Neticede anlaşma olmadıkça, anlaşma yoktur.