"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cadde-i Kübra ve siyaset

M. Ali KAYA
18 Ağustos 2025, Pazartesi
“Bir fikre davet cumhur-u ulamanın kabulüne vabestedir. Yoksa davet bidattır; reddedilir” (Mektubat, s.666.) buyuran Bediüzzaman “Umum ümmet cadde-i kübrada gidebilir. Hususî ve dar caddelere sevk edenler idlal ediyorlar” (Mektubat, s.614.) diyerek umum insanlığın genel prensipler etrafında toparlanabileceğini ifade etmiştir.

Bediüzzaman asrımızın ruh ve maneviyat doktorudur. Hastalığı teşhis etmiş, çarelerini ve devasını da ortaya koymuştur. “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahı ile cihad edeceğiz” ifadeleri Bediüzzaman’a aittir ve asrımızın problemlerini ve çarelerini gösteren en veciz ifadeleridir. Bu vecizede “Cihat” kavramının ve “Düşman” tanımının farklı açılımları ve asrımıza ait tarifleri vardır.

Cehaletin fakirliğin olduğu toplumlarda ihtilafın olması tabiîdir. Bunun çaresi ise ilim ve marifettir. Zenginlik ise ilimden kaynaklanan fen ve sanatın sonucunda ortaya çıkan servettir. Asrımızda devletlerarası savaşlar silahlardan çok ekonomik çıkarlar etrafında cereyan etmektedir. Asrımızın ihtiyaçlarını en iyi şekilde tespit eden ve geleceği Kur’an-ı Kerimin gayb-âşina gözü ve imanın feraseti ile gören Bediüzzaman “Bu zamanda ilây-ı kelimetullahın birinci sebebi, maddeten terakki etmektir. Zira ecnebiler bizi onunla istibdâd-ı manevîleri altında eziyorlar” (Tarihçe-i Hayat, s. 77.) buyurarak maddî terakkinin zamanımızın cihadında büyük rol oynayacağını teşhis ve tespit etmiştir.

Fakirliğin ve ihtilafın giderilmesi için “uhuvvet ve muhabbet dairesinde ittifaka” ihtiyaç vardır. İttifak ise “imtizac-ı efkârla” heva ve hevese tabi olmadan “hüdaya tabi olmakla” mümkün olur. Bu da ilimle; o da “marifetin şua-ı elektriği ile” olacaktır.

Mü’minler arasındaki ihtilafı giderecek ve ittifakı sağlayacak olan esaslar neler olabilir? Bu mesele üzerinde ne kadar fikir yürütülse yeridir. Birlikten kuvvet doğar. İhtilafta ise kuvvetliler de zaafa düşerler. Nitekim iki kahraman birbiri ile güreşirken bir çocuk ikisini de dövebilir.

Peygamberimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde “Ahirzamanda Deccal ve Süfyan gibi dehşetli ve muzır şahıslar ehl-i İslâm’ın aralarındaki ihtilaflardan istifade ederek az bir kuvvet ile onları mağlup edeceğini” bize haber vermektedir.

İttifak, asgarî müştereklerde ve genel kurallarda buluşmaktır. Bu da kusurları ve ihtilaf noktalarını değil, faziletleri ve ittifak cihetlerini görmeye bağlıdır. Öyle ise mü’minler “birbirlerinin kusurlarını görmeyerek yekdiğerinin kusurlarına karşı gözlerini yummalıdır.” Uhuvvet ve ihlâsın gereği budur. Sevgi ve muhabbet imanın netice-i zaruriyesidir. Bu da “Allah için şahsî menfaatini dine ve millete feda etme” faziletinden doğar.

Milletin birliğini sağlayacak olan ve bu vazifeyi halkın verdiği yetki ile kullanma durumunda olan hükümetlerdir. Hükümet halkın birliğini ancak herkesin kabul edebileceği genel esaslar çerçevesinde ve asgarî müştereklerde olmalıdır. Bu da çoğunluğa ve genele hitap eden politikalarla olur. Genel içinde özele, toplum içinde azınlıklara yönelik politikalar daima tepki çeker ve birliği sağlamak yerine ihtilafları körükler. Bu sebeple hükümetlerin “Kürt politikası” “Alevî açılımı” ifadeleri ile meseleleri dillendirmesi büyük hatadır.

Ülkemizde herkesi rahatsız ve huzursuz eden “anarşi ve terör” “işsizlik ve fakirlik” “eğitim ve ahlâk” gibi çözülmesi gereken önemli problemler vardır. Herkesin kabul ettiği ve çözülmesini istediği bu genel problemler siyasî kaygılarla, azınlıklara ve ülke içindeki gruplara yönelik basit politikalarla çözülemez. Bu bakımdan hükümetin “genel politikalara” yönelmesi, “Kürt ve Alevî açılımı” gibi söylemlerden kaçınması gerekir. Bu faydadan çok zarar getirir, birliği sağlamak yerine bölünmeyi körükler. Azınlıklara yönelik politika üretmek yerine azınlıkları da içine alan genele hitap eden “kalkınma politikaları” yürütülmeli ve bu konuda “Projeler” ortaya konmalıdır. 

Okunma Sayısı: 1574
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed Said Tan

    18.8.2025 22:20:36

    Kürtlere azınlık ifadesi tehlikeli ve zararlıdır. Menfi milliyetin bir üslubudur. Azınlık kelimesini tekrardan gözden geçirmenizi öneriyorum.

  • Ahmet ilhan

    18.8.2025 21:20:13

    Guzel bir yazı. Rabbimiz razi olsun. Amin amin

  • Engin Hatipoğlu

    18.8.2025 11:05:20

    Tamda yazdığınız gibi yok Kürt meselesi yok Alevi açılımı gibi içi boş şeyler ittifaka fayda etmiyorVesselam

  • Orhan Ali YILMAZ

    18.8.2025 07:48:48

    "Âkil" İnsanlar çoğalmaya başlamış anlaşılan...

  • Mehmet

    18.8.2025 07:04:32

    Ağabeyim şu anki sahte "çözüm süreci" saçmalıktır, ayrı mesele. Ama genel olarak "Kürt Sorunu"na yönelik atılacak adımlar neden saçma olsun? En basiti, Üstad'ın "lisan-ı maderzad" ifadesiyle, anadilde eğitimi savunduğunu bilmiyor musunuz?

  • Necati

    18.8.2025 07:03:17

    Ülkenin en büyük problemi demokrasi adaletin olmayışıdır. Hürriyet,demokrasi ve adaletin olmadığı yerde, ne cehalet, ne de sefalet önlenemez.

  • Osman Yıldırım

    18.8.2025 05:22:14

    İktidar azalan halk desteğini yeniden konsolide etmek için hoşuna giden her atraksiyon başvurabilir,yani kürtleri ayrıştırmak oylarını artırıyoruz ayrıştırıcı,bir zaman sonra istediği olmayınca hemen Cumhurbaşkanı yardımcılarının bir kürt biri alevi olmalıdır tezini savunarak toplumun her kesimini ilgilendirmeyen belli kesimleri ilgilendiren konulara temas ediyor,burada amaç düşen oylarını yükselmektir. Oysaki yapması gereken toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren hak hukuk adalet ve refah meselelerini yoğunlaşması gerekirken böyle yapmayıp hep palyatif icraatlarına iktidarının ömrünü uzatmayı hedeflemektedir, Buda tohumun geniş kesimlerinin faydasına olmuyor. Yani dün karşı çıktığı meselelere bugün sahip çıkarak oy avcılığı yapmaktadır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı