RÖPORTAJ: MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1957 Kayseri doğumluyum.

1983-1986 Van Kapalı Cezaevi hekimliği ve bu arada, Tekirdağ Çorlu da 61. topçu alayı tabip asteğmen. 

1986-1989 Yıldırım Beyazıt eğitim araştırma hastanesinde kulak burun boğaz ihtisas eğitimi.

1989-1994 arası  uzman hekim.

1994-1997 Celal Bayar Tıp Fakültesi KBB anabilim dalında yard. doç. dr.

1997’den, bugüne kadar serbest özel kulak burun boğaz uzmanı.

Birden fazla sivil toplum kuruluşunda yönetici, yönetim kurulu üyeliği yaptı. TRT dahil Tv’lerde, açık oturumlara katıldı. Yurt içi ve dışı 20 civarında bilimsel yayını vardır. Türkiye ve Avrupa Uyku Araştırmaları Derneği, Türk, Bursa ve Ankara KBB Derneği Üyesi.

Ankara Tabip Odasında 1’er dönem yedek yönetim ve onur kurulu üyesi.

Bediüzzamanı nasıl tanıdınız? Bediüzzaman Said Nursî kimdir? Eserleri ve değerli şahsiyeti ile birlikte, bir değerlendirmede bulunur musunuz?

1975 yılında Erzurum’da Tıp Fakültesi birinci sınıfta tanıdım Bediuzzaman ve Risale-i Nur’u. 1980 öncesi Nur Talebelerinin ilgisi, ihlâsı, fedakârlığı beni çok etkiledi.

“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

“En büyük hile hile yapmamaktır”

“Ey insan düşün, sen âlâkullihal öleceksin.”

“Ölüm yokluk değil, hiçlik değil, tedbili mekândır.”

“Rahmet-i İlâhiyeden ümitvar olunuz.”

Bediüzzaman’ı, buna benzer, yüzlerce sarsıcı, etkileyici ifade ve yazılarıyla 20. ve 21. yüzyıla damgasını vuran büyük bir fikir, dâvâ ve hareket insanı olarak tanıdım.

Zamanımıza damgasını vuran Said Nursî gerek şahsî tutum ve davranışı ve gerekse te’lif ettiği Risale-i Nurlar’la ne yapmak istemiş, neyi gerçekleştirmeye çalışmıştır?

Batı medeniyeti karşısında gerilemekte olan İslâm Medeniyeti ve Osmanlıyı ayakta tutabilmek için tek tek insanları hedef almıştır. İnsanları, Asr-ı Saadet ihlâsına sahip ve fakat bu zamanın şartlarını göz önüne alarak yetiştirmek istemiştir. Odak noktası insandır. Devlet değildir. Tamamiyle sivil toplumcudur. Organik bir yapılanma içinde değildir. Müslümanların, güzel ahlâk sergilemesinin en güzel neticeyi vereceğini vurgulamıştır.

Bediüzzaman; yazar, din âlimi, bilingual (Arapça ve Farsça bilen) ve de bir savaş kahramanıdır. Medresede ders okutup, sonrasında, 1915-1916’ da Erzurum, Van, Muş, Bitlis’te Rus ve isyan eden Ermenilere karşı vatan için savaşmıştır.

Ağır yaralanıp esir kaldığı Sibirya’dan 1918’de İstanbul’a dönmüştür. Osmanlı ordusu tarafından madalya alıp o dönemin en önemli kuruluşuna üye atanmıştır.

Kuvayi Milliye’yi destekleyen fetva verdiği, sonrasında İngiliz kilisesinin sorularına net cevaplar verip işgale direnmek için kendi parasıyla broşürler bastırıp binlerce adet İstanbul’da dağıttığı için İngilizler tarafından “ölü ya da diri” arananlar listesine alınan bir savas kahramanıdır. Ama hâlâ yeterince değeri anlaşılamayan bir büyük mütefekkir, müellif hareket insanı bir kahramandır.

Bediüzzaman’ın en önemli gayelerinden birisi de, eğitimdir. Bunun içinde din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulmasını arzu etmiştir. Bu konuyu değerlendirir misiniz?

“Bizim düşmanımız, cehalet, zaruret ve ihtilâftır, bu düşmanlara karşı, ilim, sanat, marifet silâhıyla cevap vereceğiz” ifadesi çok önemlidir.

“Medresetü’l Zehra”  bunu ihtiva eder. Bunlar Kur’ân ile bağdaşır.

“Kur’ân’ın ilk olan âyeti ‘ikra’ ile başlar (oku). Yani eğitim, ilk inen ayetle başlar. Birinci sırada, Bediüzzaman’ın ilk ve en önemli teklifi Medresetül Zehra eğitimle ilgilidir. Bu model bir üniversite bitiren kişi ‘bilingual’ olacaktır. Fen ve din ilimlerini beraber alacaktır. Zaten Nur Talebelerinin alâmet-i farikalari (ayırd edici özelliği) çok okumalarıdır.

Bediüzzaman; büyük bir âlim, müellif, hareket insanı ve bir savaş kahramanıdır. Yazdığı gibi yaşamıştır. Eserleri Türk Edebiyatının en zengin kelime hazinesine sahiptir. Üslûp fevkalâde nezih, etkili ve hipnotiktir. Kolay öğrenilir ve kolay unutulmaz. Hastalar Risalesi eserini okuyan çok sayıda hastam, panik atak ve fobilerden kurtulmuştur.

Bir hekim olarak akıl ve ruh sağlığımı Kur’ân’ın bu asra bakan tefsiri olan Risale-i Nur’u okuyarak korumaya çalışıyorum.

Bediüzzaman; Cumhuriyetçi, Demokrat,ve çoğulcudur. “Dördüncü mesele”yi her gün okuyan korona, savaş, iktisadî sıkıntılardan asgarî etkilenir.

“Muhakemat” eşsiz bir eseridir. ‘İşaratu’l İ’caz’ eşsiz bir tefsiri. Bunun kıymetini Kahire’deki tefsir âlimleri 100 yıl sonra anlayabilmistir.

Münâzarât ve Hutbe-i Şamiye; terör, Ermeni, Güneydoğu ve İslâm Âlemindeki sıkıntılara 110 yıl önce geleceğini anlatmış ve tedavi yollarını göstermiştir.

Bediüzzaman bir din âlimi olarak, dinin siyasete alet edilmesine karşı çıkmıştır.

Bediüzzaman; kâinata, insanlara, hayvanlara, bitkilere ve çevreye fevkalade saygı ve sevgi doludur.

Eserleri bildiğim kadarıyla en fazla yabancı dile çevrilen satılan, okunan, hakkında makale yazılan, master ve doktora tezine konu olan ve de en önemlisi en çok atıf alan eserlerdir.

En önemlisi de yazdığını yaşayandır.

Teşekkür ediyoruz verdiğiniz bilgiler için.

Biz teşekkür ederiz.