Günümüzde uzak mesafelerden seslerin ve simaların nakli hadisesi günlük hayatın bir parçası haline geldi.
Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerinden mu’cizeler bahsini tefsir eden Bediüzzaman, eserlerinde Peygamberlerin mu’cizeleri, işaretlerle her alanda insanlığa ışık tuttuğunu ve yol gösterdiğini misallerle izah etmiştir.
Hz. Süleyman Aleyhisselâm’ın mu’cizesinin anlatıldığı Neml Sûresi, 40. Âyetten işaretle, “Uzak mesafelerden eşyayı aynen veya sureten ihzar (hazır) etmek mümkündür.” 1 Çok uzak mesafeden seslerin ve görüntülerin naklini izah ederken; eşyanın da aynen naklinin mümkün olduğunu haber vermiştir.
Üstad 1927 yılında telif ettiği Sözler isimli eserinde bahsettiği seslerin ve görüntülerin nakli hususu, 41 sene sonra 1968 yılında Türkiye’de başlayan televizyon deneme yayınlarıyla anlaşılmıştır. Cenab-ı Hakk’ın inayetiyle, inanarak kâinata koyduğu kanunlara uygun, itimat, istidat ve istikametle çalışanlara Bediüzzaman, “Ona dünya bir şehir hükmüne geçebilir...” 94 yıl önce, şimdiki teknolojinin ulaştığı noktayı haber vermiştir.
Sür’at çağındayız. Yazı, haber, resim, görüntülerin, seslerin canlı yayınla ekranlara aktarıldığı günümüzde; paraların anında bir tuşla uzaklara havale ile gönderilse de “Uzak mesafelerden eşyayı aynen…” hazır etmek ya da gönderme hadisesi, bilim adamlarının gayretli çalışmalarını bekliyor…
Bediüzzaman “Hüve Nüktesi” 2 bahsinde hava zerrelerinin harika yapası, vazifeleri, faaliyetleri, canlıların hayatına etkisi, sesleri ve görüntüleri bozmadan, aslına uygun biçimde, sür’atle nakli hadisesinin bir ikram-ı İlâhî olduğunu, İhlâs Sûresi’ni tefsir ederek ispat etmiştir. En küçük hava zerrecikleri, atomlarının akıllı, kabiliyetli, her şeyi bilir gibi nizam, intizamla, şaşırmadan, eksiksiz iş görmeleri başıboş olmadıklarını gösteriyor.
Üstad, onların yapısı, vaziyeti, vazifeleri Allah’ın varlığını, birliğini gösteren mu’cizeler olduğunu akla, mantığa uygun misallerle, ilmî delillerle ispat etmiştir…
Risale-i Nur’un birçok yerlerinde ve Otuzuncu Söz’de “tahavvülat-ı zerrat” hadisesi atomların değişim, dönüşüm ve hareketliliği Sebe Sûresi, 3. Âyetin tefsirinde zerrelerin unsurlarda, hayat sahibi varlıklarda, her yerde ve her şeyde muntazam faaliyet yapmaları geniş bir tefekkürü nazarlara sunmaktadır.
Cenab-ı Hakk’ın ilim, irade, izni, kudretiyle emir tahtında hareket ettikleri tevhid delilleri olarak anlatılmaktadır.
Üstad, Kur’ân’dan aldığı işaretle 1927’de: “Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulûm ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet, ilmin eline geçecektir.” haber vermiştir. Süleyman Aleyhisselâmın mu’cizesi “Tahtın etrafındaki adamların, suretleri ile beraber sesleri de işitilmiştir.”
Bu hadiseden Üstad, âyetten aldığı manevî işaretle: Bu azim nimetten istifade edileceğini şöyle haber vermiş:
“… öyle çalışınız ki, rûy-i zemini, (yeryüzünü) her tarafı her birinize görülen ve her köşesinde sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz.” 3
Her tarafta Kur’ân hakikatleri olan Risale-i Nurlar’ı uzak mesafelerden karşılıklı yapılan canlı derslerle yeryüzü çiçek bahçesi gibi güzelleşip letafet kazanmıştır.
Hz. Peygamber Efendimizin (asm) ashabına dünyada Cennet bahçeleri olarak tarif ve istifadeyi tavsiye ettiğinde ashabı: “Cennet bahçeleri nerelerdir, ya Rasûlallah?” sorusuna Efendimiz (asm): “Oralar, ilim meclisleridir.” 4 buyurduğu hadis-i şerifi ve tavsiyesini hatırlıyoruz.
Dipnotlar:
1- Sözler, Yirminci Söz’ün İkinci Makamı. 2- Sözler, On Üçüncü Söz. 3- Sözler, Yirminci Söz’ün İkinci Makamı. 4- Tirmizi, Deavât, 82/3510