"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hürriyet ve hukukun temel prensiplerine olan ihtiyaç

Nejat EREN
09 Şubat 2021, Salı
İnsanlığın ortak değerlerinden olan: adalet, hürriyet, hukuk, meşrûtiyet, demokrasi ve meşrûiyet! Burada gerçek adaletin olması için “şer’i hürriyet” kavramının atlanmamasıdır.

Çünkü Allah’ın insanlığı bir lütfu ve nimeti, Kur’ân’ın dört esasından birisi ve bütün peygamberlerin tatbikatları ve yaşayış tarzları adalettir

Asrımızda bu konuları İslâmî açıdan ele alıp topluma çare üreten, kendine dert edinen büyük müceddid, peygamber varisi, Bediüzzaman’dır. Günlük siyasete asla karışmadan bu insanlık değerini saraylara kadar taşıyan gerçek bir demokrat ve hürriyet aşığı Bediüzzaman. Çocukluk yıllarından başlayıp ömrü boyunca kesintisiz takip ettiği bir hedef! hür ve âdil bir hayat ve yaşama hakkı!

Hem İslâmî kimlik iddiasında hem de “Demokrasi küfür rejimidir” diyerek yola çıkanların bunu anlayamadıkları gibi İslâmî anlayışın önünde bir engel olduklarını da gözden ırak tutmamak gerekir. 

Adalet ve hürriyet; insanlık hayatı için; muvazene, denge, huzur, barış, istikamet ve mantıkî kavramlar ve haklardır.

Bediüzzaman, “Onüçüncü asrın minaresinin başında”n insanlığa bu hakikatleri haykırıyordu. Şimdi bu dâvâyı aslına uygun devam ettirme gayretinde olan bir Yeni Asya Gazetesi ve cemaati var. Yeni Asya yayınlarıyla bu konuyu hiç aksatmadan devam ettiriyor. Adalet, hürriyet ve demokrasiye inandığı, hak gördüğü ve mevcut problemin aşılacağı esasları ve usûlü bildiği için konuyu gündeminden düşürmedi. Kuruluş amacı bu çünkü.

Bu yolun, çaba, gayret, sabır, ağır bedeller isteyen; zor, çetin, engellerle dolu bir yol olduğunu da bilerek! Olağanüstü şartlarda ayakta, istikametle, dirençli durmak kolay değil.

“Tek bir şeyi korumak için pek çok şeyi kaybetme riskini” taşıyan bir mücadele yolu bu!

Hakkın ve insanlık ortak değerlerinin ismi ve ruhuna lâyık şekilde muhafaza ve sürdürme mücadelesi zordur! Nevzuhur hareket ve tarafgirliği kaldırmayan bir gerçekten bahsediyoruz!

Ülkede var olan; kutuplaşma, ötekileştirme, hukuksuzluk, tarafgirlik ve gündemi değiştirmeye matuf her türlü siyasî söylem ve “Yeni Anayasa” çıkışına da bu açıdan bakmak lâzım. Hak, hukuk kavramları kafalarda gerçek manasıyla yerleşmesi lâzımdır. Günü kurtarmak, menfaat devşirmeye yönelik “ince planların” sonuçsuz çabalarına dikkat gerek! Ortak akıl ve âdil paylaşımın olmadığı bir anlayış günü kurtarabilir, ama sürekli olmaz ve güven vermez.

Hür, âdil, hukuk çerçevesindeki fırsat eşitliği anlayışı ile ve bütün ortak ve muhatapların dâhil edileceği bir mutabakat ve istişare ile yapılacak bir düzenleme toplumda ma’kes bulabilir. Anayasa ve kanunlar bu ruh ve manaya haiz olursa topluma nokta-i istinad olurlar. Çünkü “Adalet, hukuk, demokrasi”; vazgeçilmez manzumeler sisteminin adıdır. Dünyevî noktadaki bu hakikatlere ilâhî emir olan “hukukullah” dahil edilirse o zaman gerçek manası ve mecrasını bulur.

Zihinleri olumsuz şüphelerden kurtaracak; adalet, demokratlık, hukuk ve şeffaflıktır.

Bu milletin asil karakterini gösterecek, dünyevî ve uhrevî hesapların ağırlığından kurtaracak olan, ana düstur genel bir dayanışma ve ortak akılda buluşmaktır. Millet ve İslâm ümmetinin böyle bir “Manevî dayanışma ruhuna” âcil ihtiyacı vardır!

İnancı dışlayan mevcut materyalist ve tahripkâr medeniyetin tahribatlarını önleyecek gerçek manadaki hürriyet, adalet ve hukuk kavramları İslâmda en ince detaylarına kadar vardır. Bu inançlı sahiplenme hakikatin cilâsı olur ve bizi yabancı dilenciliğinden kurtarır. Tıkanmışlık, mani ve kelepçeleri kaldıracak; tek şey; adalet, hürriyet ve hukukun üstünlüğünün tatbiki ve yaşatılmasıdır.

İslâm coğrafyasının beklenen kardeşlik buluşmasını aynı potada birleştirecek araç; mutlak demokrasi, adalet ve şer’i hürriyettir.

Bu milleti, devleti, hükümeti bu manevî manada gösterecek olan bu ulvî ve doğru değerlerdir.

Hz. Muhammed’i (asm) hatemi enbiya ve şeriatın ebedî olduğunu tasdik ettiren bu değerlerdir. Medeniyetin tahripçisi olan dinsizliğe karşı sed çekecek bu değerlerdir. Zıt fikir ve zulüm karanlıklarını Nurlu ferahlığıyla ortadan kaldıracak bu değerlerdir.

Korkak ve âmî bir adamı cesur, has, fedakâr, vatan sevgisiyle kalbini dolduracak bu değerlerdir. Sefahat, israf ve zarurî olmayan ihtiyaçtan bizi kurtaracak bu değerlerdir.

Ahiret ve dünya saadeti ve imarı için bizi çalışmaya ve gayrete getirecek bu değerlerdir.

Güzel ahlâkın his ve ulvî düsturlarını bize ders verip öğretecek bu değerlerdir. Makul niyet sırrına bağlı olarak amellerimizi ibadete çevirecek bu değerlerdir.

İslâm Coğrafyası’nın ve Müslümanların manevî hayatına kasteden bütün menfilik ve tahribatlardan bizi uzak tutacak olan gerçek manada İslâmı anlayıp tatbik ederek yaşamak bize, neyi kazanıp neyi kaybettiğimizi öğretebilir. (Kaynak: Eski Said Dönemi eserleri Makalât) Bu değerleri anlayıp hazmetmek dilek ve temennisiyle...

Okunma Sayısı: 1379
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı