A- RİSALE-İ NUR DÂVÂSI VE MESLEĞİ
· Dünya işlerine alet olmayan,
· Dünya işlerine siper edilmeyen.
· Nizalı meselelerde asla alet edilemeyecek olan,
· Muannid hasımlara karşı siper olarak kullanılması yanlış olan.
· İlişenlerin tokatlar yediği; yüzer vukuatlarla şahitli olan,
· Tokatlarda istimal edilmeyen,
· Dünyevî maksatlar için kullanılması, sırr-ı ihlâs ve sırr-ı ubudiyetle asla bağdaşmayan.
· Dünyaya ait harika neticeler bazı evrâd-ı mühimme ile terettüb ettiği bedîhi olan.
· Dünyevî beklenti illet değil belki fayda olabileceği inancını taşıyan.
· O kadar dehşetli muannidlere karşı galibâne mukavemeti, sırr-ı ihlâstan gelen,
· Hiçbir şeye alet edilmemesi özünde ve fıtratında olan.
· Doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakan.
· Hizmet-i imaniyeden başka hiçbir maksat takip etmeyen.
· Bu dehşetli zamanda kazandırdığı; Sadâkat ve kanaat dairesinde olanların, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli emareler olan.
· Dairesi içinde, ihtiyârsız olarak, tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle her bir hakikî sadık şakirdi, binler diller, kalplerle duâ, istiğfar, ibadet ettirerek bazı melâike gibi, kırk bin lisanla tesbih ettiren:
Bu zàmanda böyle muhkem, muhteşem iman dâvâsı, hakikati ve gerçeğin adı Risale-i Nur’dur. Vazifesi; iman kurtarmak ve muhafaza etmektir.
B- FEDAKÂR NUR TALEBE VE HADİMLERİ
· Zulmedenleri, gerçek himayeci, kudsi dâvâda istihdam eden Rablerine havale eden,
· Bazı ehl-i tarikatin ehemmiyet verdikleri keşf ve kerâmât-ı şahsiyeye ehemmiyet vermeyen,
· Velâyet-i kübra sahibi olan Sahabîler gibi, veraset-i nübüvvet sırrı nimetine nail olan,
· Yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmakla muvazzaf olduklarına inanan,
· Hizmet-i Nuriyeyi, velâyet makamına tercih eden,
· Keşf ve kerâmâtı aramayan,
· Ahiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmayan.
· Vazife-i İlâhiye olan muvaffakiyeti amaç edinmeyen.
· Bir hakikatin halka kabul ettirilmesinin Cenab-ı Hakk’a ait olduğuna inanan.
· Vazifelerinin bir hakikate revaç vermek ve galip gelmek olmadığının şuurunda olan.
· Müstahak olsalar da şan ü şerefi aramayan.
· Manevî zevk ve inayetlere odaklanıp, ona mazhar olmak istemeyen,
· Kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmayan ve harekâtını onlara bina etmeyen;
· Hâlisen, muhlisen çalışarak: “Vazifemiz hizmettir, o yeter” diyen……
Evet, Bütün bu şartları okuyup, anlayıp, hayatında tatbik etmeyi amaç edinen ve bu uğurda fasılasız yola devam eden bir Nurlu grup var bu ülke ve dünyada; Nurculuk ve Nurcular! Tarihe destan yazan saff-ı evvellerin bu kudsi faaliyet ve hizmetleri durmaksızın devam ediyor.
İman kurtarma, muhafaza etme, manevî mücahedesinin yolcusu olan müstesna; her grup, kademe, yaş, meslek mensupları bütün “Nur Hadimleri” kahramanlar, fedakâr, sadâkatli, vefalı gizli kutup hükmündeki hizmet başındalar. Onları rûhu cânımızla tebrik edip alkışlıyoruz.
Birlikte, tesanüdle duâlarımızı arttırarak her türlü musîbete karşı kalp ve gönüllerin buluşması niyaz ve dileklerimle.
(Kaynak: Tarihçe-i Hayat.)