Çin’de, “corona virüsü afatı” meydana gelince, bununla alâkalı fikirlerimizi beyan edelim dedik.
Evvelâ, iki hadis-i şerifi zikredeyim. Peygamberimiz (asm): “İlim, Çin’de de olsa arayınız” buyuruyor. Bu, ilme verdiği ehemmiyetin işareti. “Temizlik imandandır” ve “Yemekten önce ve sonra, ellerinizi yıkayın!” tavsiyesi de temizliğe verdiği ehemmiyetin ifadesi. Düşünün, “hijyen-temizlik” diye bir şeyden, o zamanın bedevî insanlarının haberleri bile yokken, Kâinatın Efendisi (asm), insan sağlığının birinci basamağı olan temizlikten, sofraya oturmadan önce ve sonrasında yapılacak olan el temizliğinden bahsediyor.
O zamanın nakil vasıtaları ile bilmem kaç ayda ancak gidilebilecek bir Çin’e, işaret etmesinin hikmeti, “ilme verdiği ehemmiyet” dedik. Hakikaten de Çin, asırların ilim merkezlerinden biridir. Eskiden olduğu gibi, bugün de öyledir. Ama iş temizliğe gelince, işte orada durmak lâzım. Maalesef, temizlik, hijyen sıfır. Oraya gidenlerin çoğunun, müşahedesinden sonra, ortak kanaatleri bu.
Bursa’nın ana şebeke su hattı borularının yenilenmesi için kullanılacak olan, son teknoloji su borularının kabul ve teslimi için, hey’et hâlinde Çin’e gitmiştik. Müteahhid firmamız da, şu andaki Ticaret Bakanının firmasıydı. Ve bir grubumuz onunla, bir grubumuz da eşiyle gitmiştik. O günlerde de, Çin’de büyük bir sel âfatı olmuş, zannedersem, 250 civarında kişi ölmüştü. Mihmandarımıza üzüldüğümüzü söyleyince, artık ciddî mi, lâtife mi bilmem, şöyle demişti. “Üzülmeyin, burada nüfus kalabalık olduğundan, onlar sayı azalıyor diye seviniyor”.
Evet, Çin, teknolojide bayağı ileri gitmiş bir memleket. Sorduk orada, “Çin mallarına adî derler, ama burada iyi şeyleri de gördük” deyince, mihmandarımız “Evet, burada her şey yapılıyor kaliteli isteyene kaliteli, adî isteyene adî. Her şeyin taklidini çok güzel yapıyorlar.” Evet, gezip gördüğümüz kadarıyla, öyleydi de…
Fakat bunun yanında, başta yiyip içtikleri çok şey, maalesef mide bulandırıcıydı. Bırakın domuzu momuzu, canlı olarak ne bulurlarsa yiyorlar. Diyeceğim, acaib bir memleket…
Bu arada tabiî, başlarına gelen bu felâketin kader ciheti de var. Allah, zavallı Doğu Türkistanlı kardeşlerimize yaptıkları zulmün cezasını çektiriyor bunlara. Yani; beşerî zulmün karşılığı olan, İlâhî adaletle karşılık görüyorlar.
Ne diyelim, nerede olursa olsun, hangi memlekette olursa olsun, zalim aynı, zulüm aynıdır. Eğer, onlar da, akıllarını başına almayıp, zulme devam ederlerse, Cenab-ı Hak da, adaletini yerine getirip, bir çeşit afatına dûçar eder, ama olanlar masumlara olur…