Yakın zamana kadar, ona muhalefet eden, çeşitli sebeplerle mesafeli duranlar vardı.
Aslında Üstad Bediüzzaman bütün Müslümanlara kucağını açmıştı. Ve bütün Müslümanları müdafaa ediyordu. Hattâ siyâsî olarak yanlış yolda gidip, “dini siyasete âlet edenlere” bile, “siyâsî olarak, farklı düşünsek de, onlar bizim din kardeşlerimiz” diyordu.
Son zamanlarda, dikkat ediyorsanız Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’ne her cihetten bir teveccüh var. Bazı tarikat ve cemaatlerin ileri gelenleri, Üstadı tanıdıkça, hakkı teslim edip, hakikati söylüyorlar. Yakın zamanda, bunların birkaçını görmüşsünüzdür.
Bunları, bugün vefat sene-i devriyesi olan Balıkesirli Hasan Basri Çantay’dan dolayı hatırladık. Mübarek zat Balıkesir’de kendisini ziyaret eden birkaç Nur Talebesine söylüyor. 13 Nisan 2014 tarihinde kendisiyle röportaj yaptığımız, Risâle-i Nurlar’ı Balıkesir’deki Enver Tezer Ağabey vasıtasıyla tanıyan Fikret Kadıkıran’ın hatıralarından okuyalım: “(…) Enver Ağabey bir gün, “gel sizi bir yere götüreceğiz. Bu akşam mühim bir adam var, onu ziyaret edeceğiz.” dedi. Beraberimizde; İbrahim Okur ve İbrahim İşcan Ağabeyler de vardı. Onlarla tanıştırdılar. O akşam işte nerede olduğunu bilemediğim, her halde şeyde galiba, Hasan Basri Çantay Mahallesi, Havacılar Hava Meydanı’na yakın bir yerde eve gittik. 92 yaşlarında bir pirî fânî bizi kapıda karşıladı. Dediler; ”işte bu büyük bir âlim, Hasan Basri Çantay’dır. Âlim, ama tam âlim. Duvarlar kitaptan gözükmüyor. İçimden, ‘hakikaten bu büyük bir âlimmiş’ diye geçirdim. Ona Bediüzzaman’ı sorunca, “estağfirullah, Bediüzzaman kim, biz kim? Onun ilmi, onunkisi Vehbi, bizimki kesbi o dipten kaynıyor.” Filan dedi. Öyle mübarekti ki, Allah rahmet eylesin, elini salladı. Şöyle iki parmağını başparmağıyla, orta parmağını yan yana getirdi. Dedi, ”ilim iki türlüdür. Biri kesbi, biri Vehbi’dir. Biz onun gibi olamayız.” Ondan sonra, “Yüz senede bir, beş yüz senede bir, bin senede bir, öyle adamlar gelir. Biz hepimiz M. Kemal’in karşısında eğildik. O dimdik ayakta durdu. Bana Balıkesir’de arazi verdi, Hasan Basri Çantay Mahallesi yaptık. Rıfat Börekçi’ye Ankara Dikmen’de araziler verdi. Bediüzzaman onun hiçbir şeyini kabul etmedi. M. Kemal’in karşısında biz mağlûp olduk. O ayakta kaldı.” dedi. Ve Mehmed Âkif Ersoy’la olan arkadaşlığını anlattı. Üstad’ın orada konuştuğunu anlattı. Mustafa Sabri Efendi’den bahsetti, İsmail Hakkı İzmirli’den bahsettiler. İsmail Hakkı’nın Bediüzzaman’ı tenkit ettiğini söylediler. O da dedi ki, “sen onun yazdığını anlayamazsın. Onun gibi yazmayı bırak, Onun yazdıklarını da okuyup anlamazsın” dedim. Onun için Bediüzzaman çok muazzam bir insandı.” dedi.
Bu vefat gününde Hasan Basri Çantay’a Allah’ tan rahmet diliyoruz.