"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tenfik

Raşit Örenel
15 Ağustos 2025, Cuma
Hiç bir lügatte bulamadığımız bu terim ile "tekfir" terimine benzer bir şekilde, birini münafıklıkla itham etmenin fiilini kastediyoruz. Hiç bir lügatte bulamayınca yapay zekâya sordum, o da yok dedi (varsa da biz bulamadık) "Peki böyle bir terim Arabî kaidelere uygun olur mu?" diye sordum. Gerekçeleriyle uygun olduğunu söyledi.

Peki en ince detaya kadar kavramsallaştıran İslâmî terminoloji bunu niye atladı ya da bir yerlerde varsa bile yapay zekâ tarafından dahi bulunamayacak kadar az kullanılmış?

Hüsn-i tefsir edersek: Birine münafıklık isnad etmek, Allahualem hayatî bir şekilde riskli olduğu için gereksiz görülmüş. Zira bilindiği üzere "Münafık kafirden eşeddir", dolayısıyla birini "tenfik" etmek "tekfir" etmekten eşeddir. Kafir olmayan birini tekfir edince, küfür hükmü isnad edene geri döndüğüne göre de münafık olmayan birini tenfik edince de tenfik hükmü isnad edene geri döner. Bu itibarla, birine tenfik isnadında bulunmanın hükmü de tekfir isnadının hükmünden, isnadda bulunan hakkında daha eşeddir. 

Bu dehşetli kapıyı Resulullah (asm) dahi tatbikatıyla kapatmış. Allah'ın bildirmesiyle, münafık olanların kalplerini kesin olarak bildiği halde, münafıkların reisinin, samimi bir mü’min olan oğlu hatırına "Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran." hükmü hikmetince kıldırmıştır. 

Kimse, Resulullah gibi kişinin de kalbini bilemeyeceğine göre, evet belki münafık alameti gördüğümüz kişilerin namazını kılmaktan münferit olarak kaçınabiliriz fakat sadece "tekfir"in bile belli bir oranda müesseseleştiği İslâm âleminin hal-i pür-melali ortadayken, bir de "tenfik" müesseseleşirse halimiz nice olur?

Tekfiri yaygın olarak kullanan, "Vehhabîlik damarı, hiçbir cihetle Nur’un hakikî şakirdlerinde olmamak lâzım geliyor.” kaidesince de Nur mesleğinin katiyyen dışında bırakılan Vahhabilikten çok daha fazla "tenfik" de Nur mesleğinden uzaktır ve içine giremez.

Hak ve hakikat olan, mutedil ve vasat Ehl-i Sünnet mezhebi, iki cihan Serveri Efendimizin (asm) gözünün nuru, Cennet gençlerinin Efendisi olan, Hz. Hüseyin'e (ra), (tekrarı bile) ciğersûz şekilde gadreden, Yezid denilen o herifi dahi tekfirden men etmiş; hatta lanete cevaz verdiği halde ona bile lüzum görmemiş. Nerede Hz. Hüseyin'i katledene tekfire cevaz vermedikten sonra filancayı "tenfik"e cevaz versin.

Bu ise tekfir veya tenfikinden men edilen adamın faziletinden ileri gelmiyor. Herhalde kimse o Yezid denilen herifte en ufak bir nur vehmetmez. Bu men, iddia edildiği ve gerçek olmadığı takdirde, müddeinin kendinde olduğundan emin olduğu imanı ateşe attığı içindir. Ehl-i sünnet bu yüzden mutedil ve haktır. 

Peki, birinde gördüğümüzde ona müşahhas bir şekilde münafık demeyeceksek, “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz." ölçüsünü ne yapacağız? Kendi nefsimize tatbik edecek ve bu hasletlere sahip olmaktan kaçınacağız.

Allah; hak, hakikat ve mutedil olan ehl-i sünnet mezhebinden ve bu mezhebi doğrudan ashabı ihsas ettirecek şekilde formüle eden Nur mesleğinden ayırmasın; bir tenfik ve tekfir sevdasıyla, kalplerini bildiği münafık ve kafirlerden olmaktan ve onlarla haşrolmaktan muhafaza etsin.

Okunma Sayısı: 246
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı