Hayat bir faaliyet ve harekettir.
Vücuda gelmiş her iş ve çalışma bu faaliyet ve hareketin neticesidir. Neticenin güzel, iyi veya kötü, fena olması ise insanın evvelâ tercihine sonra da muvaffak olabileceği say ve gayretlerine bağlıdır.
Belâlar, musîbetler hayatın terakkisine ve mükemmelleşmesine birer vesile ve muharrik güç ve kuvvet olmuşlardır. İnsan kendi hayatına baksa, nazarlarını, âfakî âlemden enfüsi âleme kendi hal, fiil ve harekâtına çevirse görecektir ki; hayatın inceliği, daimî ve muhteşem güzellikleri zahmetlerin, meşakkatlerin altında saklıdır. Yunus (as), Eyyüb (as), İbrahim’in (as) hayatları zirve noktasında insanlık için konumuzla alâkalı örnekleri teşkil ederler.
Bedelsiz, mükemmel ve zevkli bir hayat sadece ahiret hayatında tanış olacağımız, göreceğimiz ve yaşayacağımız bir hayattır. İnsanoğlu iki ayrı dünyanın şartlarını ve yerlerini değiştirdiği anlarda başını belâ ve musîbetlere muhatap ediyor. Yanlış yerlerde kaybedip, yanlış yerlerde arıyor. Belâlar musîbetler bu dünya hayatını netice itibariyle güzelleştirdiği gibi, ahiret hayatının güzel olmasına bir yol, bir haberci ve vesile oluyorlar.
Bakıyoruz hayatımızda küçük küçük işler büyük büyük işlere ve neticelere sebep oluyorlar. Bir küçük virüs, virüslük vazifesini ifa ediyor ve neticede bütün insanlığı ve dünyayı ikaz edici bir büyük bir sebep oluyor. Bütün insanlığa, dinli dinsiz herkese Allah’ın azamet ve kudretini korku ve dehşetle ders veriyor.
İnsan sıradan duygu ve düşüncelerle anlatılamaz ve ifade edilemez olduğunu, insanlığın; günahkârlığı ile, kendi eliyle dâvetiye çıkardığı belâ ve musîbetlere dâvetiye çıkardığı İlâhî ikazlarla daha iyi anlıyor ve kavrıyor. İnsanın kıymetini kendinden menkul değerlendirmeler tayin edemiyor, etmesi de mümkün değildir. Allah’tan gelen her şey insanoğlunun mükemmel bir muhatap ve itaat edici bir kul olmasını sağlıyor, vesile oluyor ve ders veriyor.
Vücuda gelmiş herşeyi Cenab-ı Hak hayırla yaratmıştır. İşte bu vücudî varlıklar; hayattaki, hareketle, faaliyetle, kendilerine musallat edilen, takdir edilen musîbet ve belâlarla mükemmelleşir, safileşir yaratanın emir veiradesini kabul edecek ve uygulayacak naif bir hal ve incelik kazanırlar. Kabullenmek, itaat ve inkiyad bu inceliğin şifreleri, anahtarlarıdır.
Nasıl ki dünya işleri bir adım ileriye gitmek için bir değil birçok faaliyetin ve fiiliyatin ve harekâtın içerisinde oluyor, gerçekleşiyor; öyle de ahiret hayatının güzelleşmesi, semeredar ve iyi neticeler vermesi içinde harekât, fiiliyât, belâ, musîbet ve imtihanların her türlüsüne ihtiyaç vardır ve olması gerekiyor.
Hayatı veren ve her yaptığı işle hayatı güzelleştiren Cemil-i Zülcemâlin rızasına muvafık/uygun bir hayatı yaşayabilmek duâ ve temennisiyle...