Yaz geldi geçti, sonbahar bile sonlanacak ve önümüz kış.
Bebektik, çocuk olduk. Gençlik ve ihtiyarlık… Sonu ölüm… Kâinattaki büyük faaliyet ve harekâtın küçük bir parçasıyız. Ölümlü, fani hayatın ölecek namzetleriyiz.
Kâinattaki her şeyin bir yaratılma, var edilme gayesi ve neticesi olduğu gibi biz insanların; mü’min ve muvahhid Müslümanların da bir yaratılış, varoluş gaye ve neticesi elbette var: Hâlık-ı Kâinatı tanımak ve tanıdığımızı netice olarak edeble ve ubudiyetle, fiil ve lisanımızla ilân ve ispat etmek, söylemek, göstermek ve yaşamak.
Sözün kısası, yaz rehavetinden, sonbahar dağınıklığından kurtulacağımız şu günlerde bizler de Rabbimizi tanımak ve iman ve itikadımızı kuvvetlendirmek, O’nu anlamak ve anlatabilmek için bir gayretin, coşkunun, ümidin ve aşkın içerisinde olabilmeliyiz.
Uzun gecelerinde başladığı içinde bulunduğumuz şu günlerde… Muhteşem Kur’ân tefsirleri Risale-i Nurlar’la meşgul olmaya, onları okumaya, anlamaya ve hayatın içerisinde tatbik edebilmeye çalışmalıyız.
Bu konuda Risale-i Nurlar’ı dikkatle okumak şarttır. Anlamak için tekrar tekrar okumak şarttır. Daha iyi ve derinlerde anlayabilmek için mevzularla haşir neşir olmak, vâkıf kişilerle mütalâa tarzında birlikte okumak şarttır. Birlikte okurken başka anlayış ve kavrayışları da dikkatle dinleyerek mananın ve mevzunun iyice anlaşılmasını sağlamak ve pekiştirmek şarttır.
Bu Risale-i Nur okumaları konusunda gerçek, halis bir niyet olduktan sonra Cenab-ı Hak daima inayet ve rahmetiyle yanımızdadır. Ve her zaman okuma, anlama şartlarının oluşturulması, ortaya çıkmasında yanımızdadır inşallah.
Kimseler yanlış anlamasın ama!.. Esas yapılacak iş budur. Önemli ve eksiksiz yerine getirilecek faaliyet budur. Her şeyi bir yana bırakarak alâkadar olunacak faaliyet bu olmalıdır. Unutmayalım ki okumayan adam sadece cahil olmaz.
Vazifelerini yerine getiremediği için hem nefsine, hem de gayre zulmeden bir zalim olur.