Ehl-i dalâlet mizansız ölçüsüz hücum ediyor. Ehl-i sefahat de yine dengesiz, manasız ve mantıksız misli misli ehl-i dalâletin fikirlerini tatbik ediyor.
Ehl-i sefahat bu tatbik ve uygulamalarını ise bu zamanda aşikâre, açıktan, dobur dobur yapmıyor. Belki sinsi sinsi, münafıkâne, sevdirerek, benimsettirerek ve suret-i haktan görünerek hedefleri küfrî, sefih fikirleri yaymaya, yaşatmaya ve uygulamaya koymaya çalışıyor ve de başarılı oluyor.
Ehl-i imanın imanını kurtarmaya ve muhafazaya çalışan Risale-i Nurlar ve Risale-i Nur Talebeleri; aynı zamanda Kur’ân’ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini ilân, izah ve ispat ederek, bütün insanlığı özelllikle de zaaf-ı imana düşen, çaresiz bir şekilde: “Bir din-i hak bürhanı yok mu?” diye arayan, taharride bulunan ve araştıranlara doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu, dinin hakikatlerini ve kuvvetini göstererek onlara müsbet bir şekilde hidayet ve kurtuluşa kavuşma dâvetleri yapıyorlar.
Bizler Kur’ân ve iman hakikatleri hademeleri, naşirleri de elimizdeki bu kıymet biçilemeyen bihemta elmasları daima tozlandırmadan, gölgelendirmeden pak ve parlak bir surette göstermeliyiz, ilân ve neşir etmeliyiz, yaymalıyız.
Bu kadar fazla, hadsiz hücum eden ehl-i dalâlete, ehl-i ilhada, ehl-i sefahate ve ehl-i gaflete mukabil durabilmek ve kuvve-i maneviyemizi dimdik ayakta, aşk, şevk ve ümid içerisinde canlı tutabilmek için de muvaffak olunan; Cenab-ı Hakk’ın izni ve keremiyle başarılı olduğumuz; tesir ve neticelerini gördüğümüz, imanî, Kur’ânî, İslâmî hizmetlerimizi de saklamadan birbirimize anlatabilmeliyiz ve aktarmalıyız.
Evet, bu anlatımda aktarımda riya olmaz, hodfüruşluk, hodendişlik, hodperestlik bulunmaz. Çünkü bu kadar hücum eden, taarruz eden ve ehl-i imanı ve ehl-i imanın fikirlerini çürütmeye çalışanlara mukabil zararsız bir ilânat olur inşallah.
Ehl-i imana da kuvve-i maneviye, sebat, metanet, sabır ve müjdeler lâzım ki zayıflığa ve acze düşmesinler. Bu bakımdan müfritane irtibat ve bulunduğumuz mahallerdeki imanî, Kur’ânî hizmetlerimizi temas ettiğimiz, gittiğimiz, ziyaret ettiğimiz yerlerde, mahallerde bir şevk, aşk, gayret ve ümid unsuru olarak bahsetmek, anlatmak, sorulara cevap vermek büyük bir ehemmiyet arz etmektedir.
Ehl-i hakka bu zamanda hiç lâzım olmayan ve hiç de ehemmiyeti olmayan ayrılık, ihtilâf, iftirak ve çekememezlik tohumlarıdır, hal ve fiilleridir.
Şimdi ve her zaman birlik, beraberlik, ittihad, ittifak maddî ve manevî çadırların altında, içinde ve yanında olmak ve hizmet etmek her şeyden ve her halden önemlidir, yeğdir.