"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sıradan mı geliyor?

Rifat OKYAY
19 Nisan 2020, Pazar
Varlık, vücud ve faaliyeti ancak zahmetli, şerli, belâlı, musîbetli ademle/yoklukla anlaşılabiliyormuş. Anladık, elhamdülillah...

İnsan affedici olmalıdır. Ancak en başarılı affediciliği; kendisine yapılan cinayetlerde, kötülüklerde ve hatalarda olmalıdır. Kendi hakkından vazgeçebilir. Fakat başkalarının çiğnenen hukukları noktalarından affedici olarak, merhamet ve şefkatle bakamaz. Bakarsa zulümlere ortak olur.

İnsanın kafasına şu fikir dank edip iyice yerleşmeli, oturmalıdır: Bir büyük ve mutantan hesap yeri vardır... CENNET VE CEHENNEM onu beklemektedir, muntazırdır/mükemmel olarak hazırdır. Artık düşünmek ve karar verip bir yola girmek kendisine kalmıştır.

İnsan her şeyiyle gördüğü ve her yaptığı, vücuda getirdiği işlerle, faaliyetlerle ve tecellileriyle muhatap olduğu gibi bir yaratıcı, bir ALLAH vardır. Öyle ise her türlü ihtişamıyla da AHİRET vardır. Ve de mükâfat ve mücazatta/cezalandırma da en ince ve derin noktalarına kadar vardır.            

İnsan olarak yaratılmanın da bitkiler gibi bir baharı ve bir de sonbaharı vardır. Yaratılış gayemize uygun ve münasip olarak; maddî, manevî mükemmel, cihazatla, organlarla, uzuvlarla harika bir şekilde donatılarak yaratılmışız. Öyle ki bu kısacık dünya hayatı insandaki ebed, beka duygularına kâfi gelmiyor ve illede sonsuz bir hayatı ve buna uygun bir vücudu da maddî, manevî olarak istiyorlar.

Ebede, bakiye ve sonsuz bir âleme uzanan bu mükemmel ve muazzam kabiliyetleri insana veren, takan Rabbülâlemin de insanı ebede ve bakiye namzet olarak yaratmakla onun varlığını ve hayatını ebedî âlemlerde de devam ettirmek ve görmek istiyor. Yani her şey herşeyiyle Allah’ı göstererek ve O’nu anlatarak ebed ebed diyor ve sonsuz bir arzu ile istiyorlar. Madem ki Allah var, elbette ahiret sonsuz delilleriyle ve işaretleriyle hakikaten vardır ve yaratılmış her varlık bunu vefatlarıyla görecek ve şahit olacaklardır.

İnsan sıradan duygu ve düşüncelerle anlatılamaz ve ifade edilemez. Çünkü insan dünyalık değil, ahiretliktir. Öyle ise hem duygu ve düşünceleri, hem de maddî vücudu itibariyle, istek ve arzularıyla anlatılmalı, tarif ve tasvir edilerek ifade edilmelidir. İnsanın herşeyi her hali ve tavrı ebed ebed derken bunu inkâr ve reddeden de gafletle alude/bulaşmış bir şekilde küfür ve küfrandadır. Allah hidayet versin.

Akıllı insan dünyalık oyun ve oyuncaklara takılıp, yapışıp kalmamalıdır. O kıymetli aklının ve muhteşem vücudunun hakkını, hakkıyla verebilmelidir. İnsan sıradan ve basit olmadığı için onun varlığı ve istekleri, arzuları da sıradan ve basit değildir. Hâlık-ı Rahîm herşeyi mükemmel yarattığı verdiği insandan da ebedî ve sonsuz bir hayatın ve vücudun da varlığının ifadesini ve hamdini, şükrünü arzu etmek de ve istemektedir. İnsana düşen en önemli ve büyük vazife ise budur ve insan her hali ve tavrıyla bunu yaşayışında gösterebilmelidir.

İnşaallah...

Okunma Sayısı: 1642
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı