Vakar; Allah’a iman etmiş ve Allah’ın kudret ve azameti karşısında inkıyadla, itaatle, acz ve fakrını bilerek boyun eğenlere yakışır.
Vakar; Allah’a karşı olmaz… Âyete karşı fikir ve yorum yaparak olmaz. Resulullah’a (asm) ve sahabelerine karşı vakar olmaz. Hadis-i Şeriflere mukabil söz söylenmez, yerine diyerek hiçbir hadisin sözleri beşeri sözlerle değiştirilemez. Resulullah (asm) ne diyorsa odur demek vakardır.
Vakar; ayaklarının tozu olamadığımız Sahabe-i Kiram Efendilerimize karşı haddi aşarak söz söylemeyi, onları tenkit etmeyi asla kabul etmez.
Vakar; hizmet-i Kur’âniye ve imaniyeyi sırf, ancak ve ancak Rıza-i İlâhî için yapmaktır.
Vakar; iman hizmetleri başlatan ve bayraklaştıran vazifeli Üstadımızı aynen olduğu gibi anlayabilmek ve kabul edebilmektir.
Vakar, hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede bulunan kardeşlerimizi, ağabeylerimizi, dostlarımızı ve topyekûn Risale-i Nur Talebelerini anlayabilmek ve onları hiçbir konuda incitmemek, üzmemektir.
Vakar; şu Kur’ân, iman hizmetinde ben neyim, ne değilim, neyi ne kadar yapabilirim, yapıyorum bilmektir.
Vakar; evvelâ kendi nefsini itham etmek ve kusuru kendinde aramaktır.
Vakar; iman, Kur’ân hizmetindeki hademelerin her yaptıkları işte, faaliyette eksik, noksan aramamak ve bunları elinden gelebiliyorsa kapatabilmektir, tamir edebilmektir, tamamlayabilmektir.
Vakar; asla ve asla gıybet etmemektir. Yanlızca yapılan güzel ve faydalı işleri alkışlamak, sahiplenmektir.
Vakar; şu Kur’ân hizmetinde asla yeise, ümitsizliğe düşmemek ve kendini atalet içerisinde salıvermemektir.
Vakar; daima takdiri, alkışlamayı, şu Kur’ân, iman, İslâm hizmetkârları hak ediyorlar diye yapabilmektir. Onları her zaman ve her yerde kucaklayabilmektir.
Vakar; vakarın istediği her fiili ve hali şu hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede her zaman mütevaziyane yapabilmek ve isteyebilmektir.