Zamanla her şeye alışıyor insan. Gönlünü veriyor, hayatının bir parçası olarak, onlarsız yaşayamaz hale geliyor. Ve sonra hepsinden bir bir ayrılıyor.
Kullandığı elbisesi, gözlüğü, kalemi, kitapları, ayakkabıları ve dahi eli, kolu, gözü, gönlü; hepsi ile bir ve beraber oluyor. Kimi elinden tutmuş kimi gönlünden. Hepsi hayatını kolaylaştırmış insanın. Uzağı yakına getirmiş gözlükleri, asası bedenin yükünü çekmiş hayatının son demlerinde. En içten duygusunun en yakın şahidi olmuş kalemleri, kâğıtları ve daha niceleri…
Gökyüzündeki bulutların, üzerinde yürüdüğü kilit taşlarının, o yazdığı şiirdeki gecenin aydınlığı ayın, varlığından haberi bile olmadığı, ama onun için vaz geçilmez olmuş irili ufaklı her şeyin bir anlamı var insan için.
İnsan demirden bir makine olan arabasına bile alışıyor. Onun nerede, nasıl tepki vereceğini bile kestirmeye başlıyor. Ne kadar hızla, nasıl bir performansla gidebileceğini bilebiliyor ve ona göre onunla muamele ediyor.
Kullandığı bilgisayarı, mutfak eşyaları, araç ve gereçleri hepsine alışıyor insan. Bir müddet sonra insanla o alıştığı arasında bir ülfet, bir muarefe gelişiyor. Daha sonra bir vefa duygusu ile ona karşı bir sıcaklık, dostluk, bir duygu bağı oluşuyor. O olmasaydı, eksik kalacaktı bir şeyler.
Bir hayat boyu aynı yastığa baş koyduğu hayat arkadaşına alışıyor insan. Öyle ki, onsuz sofrada çorba kaşıklanmaz olur; görmeden, görüşmeden edemez olur insan. Olmadığında bile sofrada kaşığı vardır eşin. Daha ne olsun, birbirlerine en kıymetli şeyi vermiştir eşler; gönül.
Yıllardır kullandığı bir tahta çorba kaşığına gönül koyan büyük âlim, ‘onun bana bu kadar hizmeti oldu, onu nasıl atarsınız’ diyecek kadar ince bir duygu taşıyor kullandığı eşyaya. Hatırasını taşıyan ağacı kucaklayıp ağlayan bir âlim. Alışmak ve ayrılmak duygusu ne kadar da derinlerinde insanın.
Yan yana gelmesi ne kadar da zor ikili; alışmak ve ayrılmak.
Bu güçlü duygu bağındandır ki, dünyada alıştıklarını ebedî Cennetinde de isteyecektir çoğu insan, kim bilir. Tıpkı sevdikleriyle mukabil oturup ‘Cennet sohbetleri’ isteyeceği gibi…