Korona sonrası yenidünya düzeninde Risale-i Nur sohbetleri de payına düşeni aldı.
Artık sohbetlerin sınırları kalkmış oldu. Bir konu, nerede güzel çalışılmışsa hemen o şahıstan bir ders dinleyelim diyorsunuz ve dinliyorsunuz.
Düşünsenize, ‘Şimdi Amerika’dan yapılan canlı yayın dersine geçiyoruz. Yetmedi, bir de aynı konuyu Avustralya’dan dinlemeyelim, olmadı bir de Urfa’dan diyorsunuz’. Hatta hangi cemaatin dersini dinlemek isterseniz dinleyin.
Artık bu konuda duvarlarda kalmadı. Hangi topluluğun dersini ve o topluluktaki kimden dinlemek istiyorsanız, bir iki işlem ve hemen dersten istifadesi başlıyor. O camianın o merak ettiğin konuyla ilgili düşüncelerini, yorumlarını, kararlarını, uygulamalarını öğrenebiliyorsun. Bu netice Nurlar’ı dünyaya yaymak anlamıyla birlikte bir de zorunlu bir şeffaflık uygulaması oldu. Ve her topluluk da düşüncesini, hizmetini kamuoyuna daha sağlıklı ve itinalı şekilde takdim etmenin yollarını aramaya başladı.
Artık hangi konuda, hangi camia ne düşünüyor, konuyu nasıl anlıyor ve nasıl bir bağlantı kuruyor, kimlerle etkileşim halinde gibi pek çok soru cevap bulur hâle geldi. Kimin aklı kuvvetli, kılıcı keskin ise efkâr-ı ammede boyunun ölçüsünü alacak. Artık fikir ve düşünceni yaymak için ciddî bütçelerle TV kurmak da yok. Aynı anda, farklı farklı kişilerden onlarca ders dinlenebiliyor. Hatta medrese sınırları kalmadığı için kendi meşrebi farklı da olsa her meşrebin dersini dinlemek, istifade etmek mümkün. Aynı konuda, hangi camia ne düşünüyor, nasıl anlıyor, görme ve değerlendirme imkânına sahip oluyorsun.
Artık herkes, sürekli ders yapan bir iki kişinin dersiyle değil, dersine iyi çalışmış kişileri seçip, -öğretmen seçer gibi- onun dersini dinleyebiliyor.
Nurlar için sınırların kalkması, Nur müştakların sürekli artması bir faal-i hayırdır. Hâzâ min fadli rabbî. Buna da koronanın hikmetleri diyelim, değil mi?