Gençlerle Risale-i Nur okumalarında aynı paragraftan herkesin farklı bir noktayı yakalaması ilginçtir. Buradan her gencin baskın bir esma ile o cümleleri ele aldığı anlaşılır. Demek, derslerin her insana ayrı bir hakikati fısıldadığı açık.
Diğer taraftan Risale-i Nur ders okumalarında bir kişinin kendi anladığı ile o manaları sınırlandırması ve sanki başka bir anlam yokmuş gibi bir daralmaya gitmesi ne kadar doğru olur.
Bir de şu var, bir kardeş ders okuyor, bir diğer yaşı büyük kişi de dersi yorumluyor. Böylece dersi okuyan, nasıl olsa yorum yapan var diyerek pasif bir pozisyonda sadece okuyucu oluyor. Kim bilir o ders okuyan kardeş, dersi yorumlayan ağabeyden daha orijinal ve farklı açılımlara sahiptir. Ama ona öyle bir rol verilmediği için o da kendini anlamaya zorlamıyor.
Gençlerle Pazar günleri Risale-i Nur derslerinde, okunan paragraftan sonra, ‘Peki sen ne anladın bu konudan?’ diye sorunca, hiç düşünülmemiş noktalara dikkatlerin çekilmesi, farklı bakış açılarını gösteriyor.
Tabii ki bazı bölümleri anlamak için belli bir arkaplan bilgisine ihtiyaç vardır. Veya bazı branşların bazı konuları anlaması daha kolay olacaktır. Yani müdafaaları okuyan kişinin hukuk eğitimi almış olması o konuyu anlamayı kolaylaştırır. Yine psikoloji eğitimi alan birisinin Risale-i Nur eserlerindeki duygu ve his konularını daha derinden kavraması kolay olacaktır.
Bir de henüz fazla kirlenmemiş, saf ve temiz beyinlerin bir konu ile ilgili yorumları farklı olmaktadır. Düşünün ki, ortaokul öğrencilerine belli konularda ne düşünüyorsunuz denilmesi durumunda öyle orijinal fikirler çıkar ki siz de şaşırırsınız.
Bir de Risale-i Nur eserlerinin kaynağı Kur’an olduğu için, her okunan cümleden farklı farklı anlamların çıkması ve her okuyanın konunun farklı bir boyutunu anlaması herkesin yaşadığı bir durumdur. Okunan ders esnasında ilgili metinden ben bunu anladım demek mümkündür, ama buradan bu mana anlaşılır demek doğru olmaz. Belki bu cümleler bu manayı da kapsamaktadır, demek daha doğrudur.