"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm ve demokrasi (2)

Şemseddin ÇAKIR
28 Ocak 2022, Cuma
Demokrasi; Cenab-ı Hakk’ın Ahsen-i takvimde yarattığı insanların çoklu aklı olup, ferdi akla göre İlâhî iradeye çok daha yakın olanıdır.

Onun için “maşeri vicdan, şaşmaz” denilmiştir. Bunun bir delili de, “icma-i ümmet”in şeriatta delil sayılmasıdır. Yani; Edille-i şeriyeden biri de, meşveret ve meşrûtiyet gibi anlamlara gelen demokrasi, aynı zamanda bir icma-i ümmettir. Yine Efendimiz (asm) “ümmetim batılda birleşmez” buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir. Ancak bu her toplumda mümkün olmuyor, o toplumun, herhangi bir ideolojiye angaje edilmemiş, müstakil, hür ve nitelikli bir heyet olması lâzımdır. Çünkü, menfaatçi veya jakoben olanlar, milleti kendi haline, vicdan ve aklı selimi ile baş başa bırakmıyorlar. Yoksa akl-ı selim ile şeriatın hiçbir meselesi yoktur ki, çatışsın. Onun için Üstad; “akıl, ilim ve fen hükmettiği istikbalde elbette bürhanı akliye istinad eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek”tir. (Hutbe-i Şamiye) ifadesinde de, demokrasiye dikkat çekmektedir. Yine Üstad “Beşerin edvarı hamsesinden” beşincisi olan “malikiyet ve serbestiyet”le de, bu yakiniyatını te’yit etmektedir.

Bence bunun en büyük göstergelerinden birinin de; Avrupa’nın 1800’lü yıllarda Asr-ı Saadetteki meşrûtiyeti tesbit edip, ona mümasil demokrasiyi keşf ederek 400 sene süren ırk savaşlarına son verip demokratik seçimlere geçerek, artık bize fark atmaya başlamasıdır. Bizim geri kalmamızın sebebi ise; hanedan saltanatından vaz geçmeyişimizdir. 

Bu vesileyle şeriatla böyle vasıflı bir demokrasinin bazı benzerlerini zikretmek istiyorum. Sakın bu benzetmeleri kimse kıyas gibi kabul etmesin zira, bir damlada da, güneş müşahede edilir. Eğer o damla ‘ben de bir güneşim’ dese halt eder, ancak ‘ben güneşe mazharım ve ben öyle bir şeffafeyim ki, güneş bana aksetmiş’ dese doğru söyler. İşte şeffaf ve hak perest topluluk veya sistemlerde böyledir. 

Evet şimdi gelelim benzerlere:

1. İslâm (Şeriat): Zaten kanun demektir, demokrasi de kanun hakimiyeti olarak benzerlik arz eder.

2. Şeriat: Adalet demektir, demokraside de hukukun (adaletin) üstünlüğü demektir.

3. Hürriyet şeriatta: Allah’tan başkasına kul olmamak ve Bediüzzamanın ifadesiyle (Hasiyet-ül iman ve atiyyetürrahman”dır. Demokrasilerde de hürriyet; temel insan haklarından ve anayasanın teminatı altındadır.

4. Fikir: Kur’ân-ı Kerîm’de 750 civarında emredilen bir fazilettir, demokrasilerde de kişinin en önemli olmazsa olmazları, fikir ve vicdan hürriyetidir.

Bu kadar ideallerine rağmen, sistemler her zaman ideal tarzda uygulanabilmiş midir?

Akıl mantık ve bilim olarak bu sistemlere karşı çıkılamadığı halde maalesef uygulamada bazı problemler yaşanmaktadır. Bu sebeplerin en masumunu cehalet kabul etsek de, mesele ondan ibaret değil. Bediüzzaman: “Bir umur-u hayriyenin çok muzır manileri olur, şeytanlar o hizmetin hadimleriyle çok uğraşır” diyor. Bu sistemlerin baş belâları da ‘rağmen’cilerdir. Meselâ: Halka rağmen halkçılar, millete rağmen ırkçılar, dine rağmen dincilik, şeriata rağmen şeriatçılık olduğu gibi demokrasiye rağmen de demokratmış görünenler vardır.

Demokrasisi olmayan ülke bağımsız değildir. Zira onu; dışla iş birliği yapmış olanlar esir etmişlerdir. Bu gün âlem-i İslâmın durumu budur. Onun için Üstad müstebitleri bir ‘tel’e, meclisi de tellerden müteşekkil halata benzetir. O teli rüzgârlar her tarafa çevirir, fakat tellerden müteşekkil halata öyle değme rüzgârlar bir halt edemez. 

Bazı cahil ve samimî Müslümanlar da kendilerini yetersiz bulduğu için demokrasideki fikir hürriyetinden korkup bu işi alıştıkları saltanat ile sürdürmeye çalışıyorlar ve o havalecilik daha kolaylarına geliyor.

Üstadın ifadesiyle: “Şu muarızlarım varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler Cennet asa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen Nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır (...) Şu zamanın memesinden bizimle süt emmeyen ve gözleri arkada maziye bakan ve tasavvurları kendileri gibi hakikatsiz ve ayrılmış olan bu çocuklar varsınlar şu kitabın hakaikını hayal tevehhüm etsinler. Zira ben biliyorum ki; şu kitabın mesaili hakikat olarak sizde tahakkuk edecektir. (Münâzarât)

Artık insan hakları bu gün daha çok ele alınması gerekiyor. Buna en büyük şahsî deha dahi yetişmez. Hz. Peygamberimiz (asm) bile nasların dışında istişaresiz iş yapmaz, hatta sahabiler; “Ya Resulallah bu vahi mi? Sizden mi?” diye sorarlardı.

Bunlar kim oluyor ki, kafalarına göre ahkâm kesiyor ve kimse birşey soramıyor? Demek bunun için olsa gerek “ahir zaman hocalarına değil cemaate tabi olun” mealinde, Ebu Huzeyfe’den mervi hadis nakledilmektedir.

Hz. Ömer: “Sustuğunuz sürece sizde hayır yok, konuşursanız sizde hayır vardır” derken acaba ne demek istiyor?

Elbette İslâm: Konuşan, haklarına sahip çıkan ve yönetimi denetleyen bir sistemi ifade etmektedir. Hz. Ömer bunu bizzat uygulamasıyla göstermiş, kendini haksız gören zatı kadı tayin etmiş ve “seni kılıcımızla düzeltiriz” diyen sahabeyi de, takdir etmiştir. İşte Hz. Muhammed (asm) terbiyesini görmüş numune-i imtisal insan! Allah ebeden rahmet etsin ve razı olsun.

Demokrasilerde de, bir şahıs, kral veya bir zümre değil, maşeri vicdan yönetimi belirlemelidir. 

Bunun sonuçlarını ise bugün çok rahatlıkla demokrasi dışı ülkelerin bir türlü gelişemeyip, demokratik ülkelerin değil kendi ülkelerini onları da idare ettiklerini görüyoruz. 

Yine bugün Efendimiz’in (asm) veda hutbesinden insan haklarına Batı ülkelerinin daha çok uyduğunu görüyoruz. İşte başarılarının sırrı. Bizimkiler dahi “AİHM”e neden gidiyor? 

Halbuki bir Batılı düşünür: 

“Demokrasinin bir adım ötesi İslâm” deyip senin dinini senden iyi takdir ve tatbik ederken sen ne yaptığını sanıyorsun? 

Onların noksanını imanla tamamlamak gerekirken körü körüne düşmanlık neden?

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 1605
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı