"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatın bekçilerine dair...

Şükrü BULUT
29 Temmuz 2022, Cuma
İster fıtrata, isterseniz İslamiyet’e göre düşünelim.

Her iki tarzda da hayatımızın işgal altında olduğunu artık inkâr edemiyoruz. Müslümanlar olarak şeriatın ölçüleriyle, insaniyetperverler olarak fıtratın prensipleriyle ölçüp biçelim. Yalnızca işgal değil; Nemrut’un Babil’de, Firavun’un Mısır’da ve Hülagû’nun Bağdat’ta yaptıkları zulümler, kıtaller ve tahripler; dünyanın tüm boyutlarında ve hayatımızda artarak devam ediyor. Bağdat yeniden inşa edilir, Babil Harran’da yeniden yükselebilir ve Mısır da yeniden dirilir. Fakat günümüzün tahripçilerinin darbeleri o kadar derin ki… Hayatımızın temel kanunlarını değiştirmeye çalışıyorlar. Bitkilerin tohumlarından ağaçların çekirdeklerine ve hayvanların yumurtacıklarına ve daha sonra insanın çekirdeklerine yönelerek tahriplerini hayatın dört bir yanına yaydılar. İnsaniyeti insanlığından koparmak üzere kadından başlayarak önce aileyi, sonra bireyi ve nihayet cinsiyeti bozdular. Ve şimdi de her emre amade robotlaştırma etabı için yoğunca bir çabanın içine girmiş görünüyorlar. İnsanlığın bekçilerinin ve bu küllî tahribe karşı koyacakların görünmemeleri sizi de korkutmuyor mu?

Bozgunculuğun tarihi de iman ile küfrün savaşı gibi, ilk insanlara dayanıyor. Peygamberler ve onların yardımcıları, fıtratın korunması yolunda cihad etmişler. Fakat bozgunculuğun ve tahribatın dünyamızın bu denli canını burnuna getirdiğini tarihler pek yazmıyor. Peygamberimiz (asm); yaşadığımız şu dehşetli bozulmadan ve tahripçilerden bahsederken; güneşin ilk doğumundan son batımına kadar bu denli yıkıcı bir cereyanın gelmeyeceğini haber veriyorlar. Belki de buna, dünyamızın hayat-memat meselesi de diyebiliriz.

Dünyamızın ve kâinatın yegâne sahibi, tüm dertlerimizin ve problemlerimizin; “Yaş ve kuru ne varsa Kur’an’da mevcuttur” diye insanlığın en büyük öğretmenine gönderdiği kitabıyla bize her an haber veriyor. Gel gör ki; vazifeleri geceli-gündüzlü Kur’an’ı okuyup insanlığa bu dehşetli labirentten kurtulmanın çarelerini anlatmak olan bekçiler, vazifelerinin başında görünmüyorlar. Ahaliye Allah’ı, ahireti ve takvayı anlatması gerekenler, dünya ehli gibi karşı hayatın eteklerine sarılmışlar. Ve sonra da savrulup perişan olmuşlar. Bırakalım ehl-i imanın mahallesine bekçiliği, hanelerini bile koruyamamışlar. Kur’ân’ın iman ile küfür arasında gösterdiği derin derelerden habersizce, haram-helâl hudutlarını görmezlikten gelerek çoğu yerde hayatları cihetiyle düşmana iltihak ile boğulmuş görünüyorlar. İkaz edenlere de; Kur’an ve Sünnet’in dışından o kadar mantıksızca argümanlarla cevaplar veriyorlar ki… Şaşırmamak elde değil.

Hayatın dehşetli ve insafsız elemlerinden habersizce yaşayamayız. Rüzgârlar şiddetli ve tehditkâr… Hayatımız, artık bir karara varmamızı istiyor. Tarafımızı belirlememizi ve Kur’ân’ın sınırlarına çekilmemizi emrediyor, adeta. Zamanın dehşeti olmasaydı, hayatın sahibi bize bu denli toleranslı davranır mıydı? Bir elimizde istiğfar ve diğerinde yeniden taze bir gayret ile uyanmamızı, dirilmemizi ve vazifelerimizin başına dönmemizi istiyor; hayatlarımız. Korkmamamızı, Kur’ân’ın tezgâhında üretilen manevî bombalarla ve uzaktan kumandalı cihazlarla bozguncuları her an mağlup edebileceğimizi kulağımıza fısıldayanları yabana atmamalıyız, değil mi? Verilen ömrü; yalnızca şu geçici dünya için harcayanların, akıbette bomboş kalan ellerini bize gösterenler haklı değiller mi?

Artık bekçileri beklemeye de aramaya da zamanımız kalmadı. Fitne seli bekçileri de beraberinde götürmüş olabilir. Dine hizmet niyetiyle yola girip Ahirzaman fitnekârlarınca ifsat edilen o kadar insan var ki… Yola girmek yeterli değilmiş, maharet yoldan çıkmamakmış meğer. Hem de bekçiler, yaşadığımız hayatı ıskalamış da olabilirler. Her gün yeni bir taarruz, farklı bir cephe, öncesinde görülmedik silahlar ve alışık olmadığımız ifsat metotları. Anlaşılan iş başa düştü. Belki de; Ahirzaman Peygamber’inin haber verdiği seferberliğin içindeyiz. Bekçi de biziz, asker de biziz.

Okunma Sayısı: 1879
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Zeliha

    3.8.2022 12:46:41

    Kıyamet kopacağını bile bilseniz eli izdeki fidanı dikiniz hadisi şerifi ne kadar ümit veriyor bize. Herşeyin ilme döküldüğü asrimizda tabi ki dinsizlikte ilmi kullanarak gelecek arenaya. Hakiki ilim ehli olanlar görünmeselerden ferasetiyle onları bilecek. İlmen çalışmak,Risale-i nura çalışmak ve Risale-i nurla çalışmak. İnşaallah manevi ve maddi atom bombası tesiri ile karanlıklar bertaraf olacak. Sadece karanlıkta kalmak isteyenler için Allah müsade ediyordur sanıyorum karanlıklara. Şu sıcak yaz günlerinde serin köşelere çekilerek ve Sadece kendi nefsimize kabul ettirerek okuduğumuz bir bahis bile ehli dalaletin bir şahsı manevisini mağlup edebilir ölçüsü ile daha çok okumak gerektiğine inanıyoruz elhamdülillah.

  • Ergin Akın

    3.8.2022 08:36:10

    Diriliş borusunun sesi gibi geldi yazınız, şevke medar oldu ağabey. Allah razı olsun.

  • Arslan

    31.7.2022 14:30:22

    Türkiye'mizin milli seferberliğini bu şuursuz idareciler başlatmasalar da, şuurlu dindarların başlatmaları şart olmuş. Yarın gecikebiliriz.

  • Hıdır Yıldırım

    30.7.2022 18:58:27

    Ahirzamanın fitnesi ve dehşeti bütün insanlık âlemini sarmış ve bu şiddetli taarruzdan kendimizi muhafaza etmek cidden çok zorlaşmiştır. Onun için asrın müceddidi ahirzamanda " Farzları yapan, kebireleri işlemeyen kurtulur. " Beyanı asrımızın insanına tanınan bir tolerans olmuştur. Cenab-ı Hak bütün ehli imanı bu asrın cazibedar fitmesinden muhaza etsin.

  • Hıdır Yıldırım

    30.7.2022 18:30:33

    Ahirzamanın fitnesi ve dehşeti bütün insanlık âlemini sarmış ve bu şiddetli taarruzdan kendimizi muhafaza etmek cidden çok zorlaşmiştır. Onun için ahirzamanda peygamberin varisi " yedi kebairi işlemeyen ve farzları yerine getiren İnşallah kurtulur. " beyanı asrımızın insanına tanınan bir tolerans olmuştur. Cenab-ı Hak bütün ehli imanı bu asrın cazibedar fitmesinden muhaza etsin.

  • Ahmet

    29.7.2022 22:52:13

    Korku ile ümit arasındaki çizgiyi göstermişsin, ağabey .Allah razı olsun.

  • RAUF SÖNMEZ

    29.7.2022 13:08:04

    Elinize sağlık Hocam asıl vazifeyi hatırlatmış oldunuz manevi Bekçilerin dünyevileşmeyi bırakıp ebedi hayat için çalışmaları gerekiyor bu da ancak tam bir tesanüdle gerçekleşebilir yoksa birbirlyle mücade içinde olanlar hiçbir başarı elde edemezler.

  • Cevad

    29.7.2022 12:02:01

    Evet iş başa düştü. Ehli siyaseti ve idarecileri tenkit için çok zaman kalmadı. Nefsimizle teşebbüse başlamalıyız.

  • Ali

    29.7.2022 11:09:01

    Artik yasayanlarin ahirete irtihal edenleri gibta ettigi dönem baslamistir... Insanlik maratonunda son turun zilleri caliyor... Helaket, felaket asri da sona meylendi... Muazzez Hz. Üstadimizin ahirete irtihalinden bu yana Hicrî 63 seneden fazla olmustur. Kiyametin ne kadar daha yaklastigi hile ve yalanin devletler bazinda dogrulugun sadakatin pesinden kovaladigi hengamede ates bacayi sarmis veya 12 ye 5 kalmis.

  • Hüseyin T

    29.7.2022 10:53:51

    İnsanlık âlemi bir bütün olarak küreselleşen dünya'nın sancılarını çekerken; müslümanlar bu sancıya ek olarak kendi iç ve dış yetersizliklerinden mütevellit hastalıklı anlayışlarla problemlerle uğraşıyor.. Siyasî tarafgirlik, ihtilaf seküllerleşme ve ne koparırsam kârdır gibi haktan, sorumluluktan uzak tercihler müslümanlar arasındaki uhrevî ve dünyevî bağları kopardı.. Vahşi kapitalizm ve neoliberalizm mantalitesiyle hareket eden müslümanlar hızla çoğaldı.. Dışardan ve içerden kaynaklanan fani ve fena hallerin şehvetinden, dehşetinden, nefretinden girdabından uzak durulmalı dengeyi aklı vicdanı kitabı mesajı günün sonunu asla unutmamalıyız..

  • Hüseyin

    29.7.2022 07:54:11

    “ Bekçi de biziz, asker de biziz.”, öyle görünüyor. Bütününü göremeyen, havsalasına sığıştıramayan, gördüğünü her şey zan ediyor maalesef. Nemrut’ların, Firavun’ların, Hülagû’nların akibetleri bilinirken ve buna rağmen safını tutamıyorsa bir müslüman, o zaman sorun bilip bilmemekte değil, sorun………(elbet herkesin kendince bir teşhisi olur elbet), oysa her şeyin sahibi Cenab-ı Allah bizi çok net ikaz etmiyor mu? "Nefsini günahlardan arındıran, kurtuluşa ermiştir. Nefsini günaha daldıran ise hüsrana düşmüştür." (Şems Suresi, 91/9-10) "Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin." (Bakara Suresi, 2/41) Sorun; acaba biz dürüst değilmiyiz???

  • S.topuz

    29.7.2022 07:37:28

    ...";öyle de maddî ve manevî hayat-ı Muhammediye (A.S.M.) dahi, hayat ve ruh-u kâinattan süzülmüş hülâsatü'l-hülâsadır.. ve risalet-i Muhammediye dahi (A.S.M.), kâinatın his ve şuur ve aklından süzülmüş en safi hülâsasıdır, belki maddî ve manevî hayat-ı Muhammediye (A.S.M.), âsârının şehadetiyle hayat-ı kâinatın hayatıdır.. ve risalet-i Muhammediye (A.S.M.), şuur-u kâinatın şuurudur ve nurudur.. ve vahy-i Kur'an dahi, hayatdar hakaikının şehadetiyle hayat-ı kâinatın ruhudur ve şuur-u kâinatın aklıdır. Evet, evet, evet... Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (A.S.M.) nuru çıksa, gitse; kâinat vefat edecek.. eğer Kur'an gitse, kâinat divane olacak ve Küre-i Arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak." Lemalar - 336 Kur'an'ın kalasına sığınıp, zülfikârımızı kuşanarak, kendimizi ve ehlimizi muhafaza ve müdafaa etmeliyiz vesselam.

  • S.topuz

    29.7.2022 07:25:40

    "Zira kâinatı nağamatıyla raksa getiren hakaikın esrarını ihtizaza veren musika-i İlahiye hiç durmuyor. Mütemadiyen güm güm eder. Padişahların padişahı olan Sultan-ı Ezelî, Kur'an denilen musika-i İlahiyesi ile umum âlemi doldurarak kubbe-i âsumanda şiddetli ses getirmekle, sadef-i kehf-misal olan ulema ve meşayih ve hutebanın dimağ, kalb ve femlerine vurarak, aks-i sadâsı onların lisanlarından çıkıp seyr ü seyelan ederek, çeşit çeşit sadâlarla dünyayı güm güm ile ihtizaza getiren o sadânın tecessüm ve intıba'ıyla; umum kütüb-ü İslâmiyeyi bir tanbur ve kanunun bir teli ve bir şeridi hükmüne getiren ve her bir tel, bir nev'iyle onu ilân eden o sadâ-yı semavî ve ruhanîyi kalbin kulağıyla işitmeyen veya dinlemeyen; acaba o sadâya nisbeten sivrisinek gibi bir emîrin demdemelerini ve karasinekler gibi bir hükûmetin adamlarının vızvızlarını işitecek midir?" Münazarat - 11

  • S.topuz

    29.7.2022 07:23:25

    Elhasıl: Başkasına itimad etmeyen, nefsiyle teşebbüs eder. Size bir misal söyleyeceğim: Siz göçersiniz. Göçerin malı koyundur; o işi bilirsiniz. Şimdi her biriniz, bazı koyunları bir çobanın uhdesine vermişsiniz. Halbuki çoban tenbel ve muavini kayıdsız, köpekleri değersizdir. Tamamıyla ona itimad etseniz, rahatla evlerinizde yatsanız, bîçare koyunları müstebid kurtlar ve hırsızlar ve belalar içinde bıraksanız daha mı iyidir; yoksa onun adem-i kifayetini bilmekle nevm-i gafleti terkedip hanesinden her biri bir kahraman gibi koşsun, koyunların etrafında halka tutup bir çobana bedel bin muhafız olmakla hiçbir kurt ve hırsız cesaret etmesin daha mı iyidir? Acaba Mamhuran hırsızlarını tövbekâr ve sofi eden şu sır değil midir? Evet ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu ağladılar.Evet, evet.. neam, neam.. sivrisinek tantanasını kesse, bal arısı demdemesini bozsa; sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz." Münazarat - 10

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı