"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Koronavirüs dünya sağlığının halini ortaya koydu...

Şükrü BULUT
13 Temmuz 2020, Pazartesi 00:05
İnsan sağlığının içine düştüğü felâketli sürecin farkında olduğumuzu, arşivimize müracaat edenler göreceklerdir.

Çin virüsü ile uçuşan perdeler, hali pürmelâlimizin dünya kamuoyunca da görülmesini sağladı. Meselenin özünü bildikleri halde şu felâketli süreci belli şahısların politikalarına ve bazı olaylara indirgemek isteyenlerin arasında, yeterince bilgilenmemenin de arkasına sığınanlar olacaktır. Pandemi sürecinde sessizliğe bürünen Papa Francisco’nun geçen haftalarda bir beyanı vardı: İnsan ekonomiden önceliklidir ve üstündür. 

Bu felâketi insanlığa yaşatmaya çalışan “mala mülke haris dünya cereyanının hareketini” netçe ortaya koyan bir ifade… Dünyanın önceliği insan mı olacak, yoksa kapital, para ve iktidar mı? sorusunu soran yine insan türündense elbette üzüleceksiniz.

Korona’nın Wuhan’daki laboratuvardan dünyaya yayılmaya başladığı günlerde, ister istemez gözler WHO ile Pekin arasındaki sıcak ve yoğun ilişkilere takılmıştı. DSÖ’nün yıllık giderlerinin % 85’ine kadar olanının iş çevrelerince karşılandığını duyduğumuzda dehşete düşmüştük. İşin garibi, Çin’den gelen paralar bu kanallarla bir çok ülkeye rüşvet olarak aktı. Bu şartlardan istifade ile Donald Trump da WHO’yu yaylım ateşine tutmuş ve bütün yardımlarını askıya almıştı. Esasında Korona’nın kendisinden daha önemli olan bu hadise üzerinde gereğince durulmamasını da, Çin üzerinden üye ülkelere rüşvet dağıtan insanlık karşıtı sermayedarların çalışmalarına bağlamak istiyorum. Meselâ şu süreçte; Çin’in kaç ülkeye ne kadar yardım ettiğini “İtalya ve diğer AB ülkeleri dâhil” ve kaç devletin bütün borçlarını sildiğini öğrenmemiz, insanlığımız için bir vecibe olmalı.

Bu günlerde bilhassa internet basınında “dünya sağlık sistemlerinin meselelerini teşrih eden” çok önemli makaleler yayınlandı. Telepolis’de Andreas Westphalen’ın uzunca incelemesini tavsiye ederiz. Ayrıca Londra Kraliyet Koleji’nden Prof. Alfredo Saad-Filho (Uluslar arası ilerleme ve ekonomi politikaları hocası) ile iktisad tarihçisi Philip Mirowski gibi değerli araştırmacıların çalışmaları, insanlığımızın sağlığını tehdit eden çok karanlık noktaları aydınlatıyor.

Oldum olası “özelleştirme” kelimesinin içinde geçtiği işlerden kuşkulanırım. Bizde 12 Eylül ihtilâli sonrasında ANAP döneminde daha çok kullanıldı. Bu devrin; Karl Popper, Hayek ve Friedman’ın şakirtlerinin uydurdukları “yeni liberal Marksist felsefenin” küresel güç ile fukara ülkelere dayatıldığı bir zaman olduğunu unutmuyoruz. Desise, desise içinde, entrika, entrika içinde… Dünyanın para ile idare edileceğinin kanunlaştırılmak istendiği dönemlerdir. Önce para… Öyleyse önce tüketim merkezli ticaret ve ucuz işçilik… Bütün insan haklarıyla birlikte sendikal hakların da solcuların eliyle buharlaştırıldığı demlerdir. Önce para… Alfredo Saad-Filho bu felsefenin devleti zayıflatarak oyuncak haline getirdiğini söyler. Yani dünyanın bütün devletleri neoliberallerin ellerinde birer oyuncak… Oyunların kurallarını emredildiği üzere oynayamayanlar, tıpkı Çin komünist partisinin yaptığı gibi bir şekilde devre dışı bırakılırlar.

Çin’deki metot burada hürriyet perdesi altında ve sivilce uygulanır. Bir ağ halinde dünya ülkelerine musallat neoliberal politikalar aracılığıyla devletlerin hastahanelere yardımları engellenmiş veya sağlığı ucuza mal etmek fikriyle on binlerce hastahanenin kapatıldığını bu makalelerden öğreniyoruz. Pandemi sürecinde AB ülkelerinden İtalya ile İspanya’nın içine düştükleri acıklı hal, bu politikaların yansımasıydı. Bu zihniyetin para hırsıyla, insanlığın değerleri de alabora oldu. Öncelik para olunca, hastanın yerini müşteri aldı. Ve şifa-yardımlaşma gibi mefhumlar uçup gittiler. Amerika ve İngiltere’ye özenen bizimkiler “sağlık turizminden” bahsettiler. Şifanın Allah’tan geldiğini unutanlar, uzmanlar ile özel hastaneler arasında rekabeti başlattılar. Âciz ve zayıf bir insan olan hekim, inancı kuvvetli değilse, mahareti kendisinden vehmetti ve ortalık kaoslarla toz duman oldu. Neticede hekim itibarsızlaştırıldı; bazen itilip kakıldı, bazen dövüldü ve nihayet öldürüldü. Bu berbat sürecin materyalizme, Marksizm’e ve neocon-neoliberal ittifakının dünya iktidarı hırsına dayandığını söylemeye kalkışırsanız, ihtimaldir ki “komplo teoriciliği” ile suçlanacaksınız.

1994’den bu yana dünyanın nadide şehri İstanbul idaresine hâkim birisinin 2020’de, çirkin hortlaklar halinde şehri işgal etmiş dikey mimariden şikâyetinin çok gülünç olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Aynen bu örnekte olduğu gibi sağlığı ucuza getirelim mantığıyla başlatılan devasa ve hantal şehir hastanelerinde de aynı akıbeti yaşayacağımız ve hayatta iseler müsebbiplerinin bu sistemden şikâyet edeceklerini şimdiden hatırlatalım.

Bediüzzaman Hazretleri “insaniyet-i kübra” ifadesi ile hakikî insanlık ile İslâmiyet arasındaki irtibatı sağlıyor. Zira Kur’ân’ın insana yaptığı vurguyu hepimiz biliyoruz. Şayet insana öncelik verilecekse, insanın beden-ruh sağlığı ile birlikte eğitimi de öne geçecektir. İnsan sağlığı ve eğitimi üzerinden para kazanmanın ve menfaat edinmenin ahlâkî değerlerle, temel insanî ilkelerle tenakuz teşkil edeceğini bir kez daha vurgulamamız gerekiyor.

Materyalist düşüncenin değerlendirme ölçülerinin, insanın doğumundan ölümüne sakat ve mantıksız olduğunu ve menfaat odaklı bütün sağlık-eğitim projelerinin insanlığın aleyhinde neticelendiğini bu pandemi süreci bir kez daha gözler önüne serdi. İnsana “insanî” adeseden bakamayan düşüncelerin etkisindeki sağlık politikalarının -güya geleceği düşündüğünü iddia ederek- 70 yaşını geçmiş hastanın tedavi ve bakımından vazgeçmesi de bir hileden ibarettir. Almanya’da bir zaman bebek mamaları üreten firmanın sahibinin, sağlık teşkilâtlarının yaşlılara yönelik harcamaları kısıtlamaları gerektiğini söylemesi de aynı materyalist felsefenin dünya sağlık düşüncesine aksetmiş çok çirkin bir tedaisiydi…

Okunma Sayısı: 2058
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Dr. Bahtiyar Aziz

    13.7.2020 23:26:39

    Bu gibi fikir teatisi ile gerçeği ortaya çıkaran yazılara sağlık alanında da çok ihtiyaç var, kaleminize sağlık. Pandemi ile mücadelenin bile tamamen siyasi bir gösteri haline gelmesini acı acı seyrettik camia olarak. Akledeceğiz inşallah, bir gün....

  • Osman

    13.7.2020 21:19:31

    Çok isabetli konu ve yazı olmuş Tebrik ederim. Sağlık en önemli konumuz. Fakat vahşi kapitallerin elinde. İnsanlığı bu şekilde kontrol altına almaya çalışıyor lar. Bu durumdan çıkmak lazım. Devlet ler bu konuyu ele almalı. Yoksa insanlık birilerinin elinde maskara olacak

  • Süleyman F.

    13.7.2020 14:56:02

    İşin içine para karışıp insanlık ikinci plana düşünce, büyük devlet hastahanelerinin mantığı anlaşılıyor. Tıpkı köprülerdeki mantık. Günde kırk bin geçmezse zarar edecek, Günde şu kadar hasta şehir hastahanesine gelmezse hastahane zarar edecek. Hedef para, insan veya insanın sağlığı değil.

  • Hüseyin

    13.7.2020 14:24:04

    ..... Kapitalizm, özellikle hukuk tanımayan vahşi kapitalizmde esas olan insan canı değil, kapitaldir.Her ne kadar insan odaklı tasvirler söylemler sunulsa da insan ekonomik hayatta işgal ettiği yer kadar değerlidir.yani insan esas itibariyle homoekonomikus bir hayvandır. Çin bu konuda başlı başına tezat bir ülkedir. Komünizm, kapitalizme reaksiyon olarak doğdu. İdeolojik olarak kapitalizme karşı bir sistemdir..Gel gör ki komünist çin bugün kapitalizmi dünyada büyütüyor vazgeçilmez kılıyor ona hizmet ediyor.Dünya algılar oyunlar senaryolar stratejiler planlar üzerinde dönüyor.. Çarkıfelek te dönüyor yanılmıyor.

  • Hüseyin

    13.7.2020 14:23:29

    Covid19 insanlığın maddi ve manevi bütün değerlerini test etti. İnsanlık bu süreçten ders alacağına hayatını moral değerler üzerine inşa edeceğine, eski huylarından ve alışkanlıklarından vazgeçeceğine, bilindik tanıdık zaaflarından, maddiyat perestliğinden vazgeçmediği, coronavirüs gibi küresel bir tehdidin işe yaramadığı görülüyor..Korku ve panik hali kaybolmuşa yeni hale alışılmışa eski hayata kalındığı yerden devam edileceğe benziyor.. Coranavirüs ün kapsama alanına girenler de korku ve endişeli bekleyiş girmeyenler de eski tas eski hal manzaralar ... .....

  • İ. Seyda

    13.7.2020 14:19:22

    DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Halen yüzleştiğimiz en büyük tehdit virüs değil, küresel düzeyde dayanışma ve liderlik eksikliği. Bu salgını bölünmüş bir dünyayla yenemeyiz" Ne ilginç değil mi? DSÖ Başkanı, acaba gizli komitelerin bir amacı olan “TEK DÜNYA DEVLETİ” vurgusu mu yapıyor. DSÖ ve uluslararası lobilerin kirli ilişkilerini nazara vermek de güzel olmuş. Virüsle ilgili 6 aydır öyle çok yanlış bilgiler servis edildi ki, bunların en önemli çıkış noktası DSÖ. İlk aylarda her gün Çin’de neler olduğunu bilmememize rağmen Mart ayına kadar o üç ay boyunca, günde 4 uçuş Çin Türkiye arası uçtu. Diğer ülkeler arasında yapılan uçuşlar da işin bir diğer boyutu. Virüs sıcak ve kalabalığı sever ve çok fazla artış gösterirken virüsün sıcakta kaybolacağı vurgusunu yaptığı gibi. Zavallı Afrika insanına da ayrı bir parantez açmak lazım. Şimdilerde Afrika medyadan uzak tutuluyor fakat çok kötü durumda olduğunu biliyoruz. Oralarda Kim bilir hangi kirli amaçlara ulaşılacak.

  • Niyazi N.

    13.7.2020 13:42:18

    Fıtrat ve insaniyetin karşısında kendilerine yer edinmiş olanların tahrip metodları zaman ve zemine göre suret değiştiriyor ama hep devam ediyor. Bu muzır güruhun iyice istimal edegeldikleri alanlardan biri olan sağlık sektörünün (hastalık üretmekten, insanları ilaç ve hastanelere esir etmeye; bunu her türlü akademik, endüstriyel, siyasi ve ticari vasıtaları kullanarak) her safhasında dehşet verici ve tüyler ürpertici oyunlar, yolsuzluklar ve ahlaksızlıkların olduğu her şekilde biliniyor. Bunların farkında olmak ve uyanık bulunmak, tahribatın şekil ve mahiyetini, senaristlerini, oyuncu ve piyonlarını tanımayı gerektiriyor. Sayın yazara dikkatleri bu konuya çektiği için teşekkür ederim.

  • İhsan

    13.7.2020 13:03:33

    Öyle anlaşılıyor ki, biz hala sivrisineklerle uğraşıyoruz. Bataklığın önemini kavrayamadığımızdan her gün binlerce hastalık kapımızı çalıyor.Özümüze dönüş için bir seferberlik lazım. Yoksa her gün yeni bir cereyan dünyamızın canını burnuna getirecek.

  • Abdullah

    13.7.2020 12:38:40

    Onlar tuzak kurar, Allah da tuzak kurar. Bu dinsizlerin, zındıkların yaptıkları ne dünyada ne de ahirette yanlarına kalır. Bunlar haza süfeha (beyinsiz). Ve süfeha olarak ahirete, cehennemdeki yerlerine gidecekler. Sormak mümkün olda bu zındıkaya, “biz dünyayı ıslah ediyoruz” diyecekler. Halbuki...

  • Kemal Yıldız

    13.7.2020 11:09:32

    Sağlık sisteminin asli vazifesi insanları hastalıklardan korumak, buna rağmen hastalanan olursa bir an önce sağlığına kavuşturmak, iyileştirmek. Günümüzde sağlık sisteminin kaydığı nokta: Daha çok hasta, daha çok ciro.

  • Nura

    13.7.2020 09:57:44

    Ülkemizde son 10 yıldır yenilikçilik adı altında göz boyayarak satılmaya çalışılan fikirlerin dehşete düşüren asıl sahiplerini deşifre ettiğiniz bir yazı daha. Ellerinize sağlık.

  • Hayati

    13.7.2020 09:55:01

    Yine orjinal, farklı ve yeni bir yaklaşım. Yeni Asyanın şanına yakışır tesbitler. Allah sizi korusun.

  • Veli Kul

    13.7.2020 01:14:51

    Enflasyonlar, ta bir kac yüz trilyon dolara balig karşılığı olmayan dehşetli BALONLAR ve yine karşılığı olmayan ama beşeriyetin kısm ı azamını daha başka felaketlere sürükleyecek fitne ve fesat paketleri hazır ve yine randevusunu bile ifşa etmeyi güya beşeriyyete inşirah ve saadet vaadeden bir müjde gibi pazarlamaları aklı başında olanın NUTKUNUN TUTULMASINA sebeb oluyor. İBLİS Kainatın en büyük şeytanı olalı böylesine şeytanlığı aklının ucundan geçiremezdi... Şeytaniyetlerine hürmeten İblis bu GÜRUHUN önünde şapka çıkarıp siz beni de geçtiniz bravo Ey CEHENNEM KOMŞULARIM, siz 10 Süfyan kadar bana yardım ettiniz deyip seve seve secdeye gideceğinin senaryosunu tahayyul etmemek ne mümkün. İşte helaket felaket ASRININ garib insanının şakirdleri bizim için gerçek NECAT ANCAK IHLASTADIR. Lâ ilahe illallah yâ Malik ul Mülk.

  • Fatma

    13.7.2020 01:03:45

    Yazınızı okuyunca eğitim bilgi vede demokratik insan hakları insanca yaşamdan başka care yok insanliğa zulmeden kapitalist yönetimlerinde bir an önce son bolması allahtan ümidimiz

  • Veli Kul

    13.7.2020 00:48:28

    Makaleyi okur okumaz eyvah benim sade, saf yürekli Dünya'dan ziyade ukbaya bakan vatandasim bu makalenin yolactigi tedai caddelerinin, cagrisim otobanlarinin, tahattur cevre yollarininin hangisini intihab etsin. Su fakirin aklina def'aten bu makale ile alakali o kadar cok ve uzun mefkureler hücüm etti ki birakin bu yorum kösesinin hacmini birkac kez doldurmayi belki 40 dosya kagidi dolusu yorum ekleyebilirim. Insan'in cüz-i ihtiyariyla tercih ettigi neyse Allah kulunun kaderini ona göre yaziyor. Evet bir salgin hastalik Dünya'yi kasip kavuruyor, fakat bu salginin planini, projesini hatta tarihini belirleyen o minval üzere calisan fitne ve fesat komitalarinin Dünya'nin gayet namdar organizasyonlarina nüfuz ederek külli fitne fesat iradeleriyle beseriyetin KADERINI belirlemeye calisanlar bila perva ...03. 2020 de büyük bir hadise olacak demeleri amma da TEŞEÜM oldu (müsbet tevafukun zıddı). Daha neler neler...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı