"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu ümmetin ihtilâfı

Süleyman KÖSMENE
25 Ekim 2021, Pazartesi
İsim vermeyen okuyucumuz: “Şu cümle hadis midir? Hadis ise manası nedir? “Bir ümmet peygamberden sonra ihtilâfa düşerse, muhakkak hakkı tutmayan ehl-i fesat ve dalâlet hak ehline galip gelir.” 1

Kazanan Kim Olur?

Feyzü’l-Kadir gibi bir kaynakta geçen bu sözü hadis kabul ediyoruz. Bu hadiste, görüldüğü gibi, Resulullah (asm), ümmetini ihtilâfa karşı uyarıyor.  

Resulullah (asm) bu hadisinde ümmetin bir tarafını ihtilâf çıkarmakla takbih etmiyor. Çünkü zaten O (asm), ümmetin ihtilâfında rahmet görmüş 2  bir Peygamber’dir. Hatta Resulullah (asm) “Ümmetim dalâlette birleşmez” 3 buyurarak, ümmeti içinde bir ihtilâf vaki olduğunda çoğunluğun dalâlette değil, hak üzere bulunacağını da ifade buyurmuştur.

Resulullah (asm) bu hadisinde, ihtilâf ve nizaı fırsat bilerek fitne çıkaran ehl-i dalâlete dikkat çekmiştir. Ümmetin buna dikkat etmesini salık vermiştir. Nitekim Cenab-ı Allah: “Allah ve resulüne itaat edin. Birbirinize düşmeyin. Sonra zayıflarsınız ve gücünüz elden gider.” 4  buyuruyor.

Zayıflarsak ve gücümüz elden giderse, kazanan kim olur? Ehl-i dalâlet değil mi? 

Yani terazinin bir kefesinde ehl-i hak, yani ümmet, diğer kefesinde ehl-i fesat ve dalâlet vardır. Hazret-i Muhammed’in (asm) ümmeti ihtilâfa düştüğünde, eğer bu ihtilâf doğru yönetilemezse, bundan ehl-i fesat ve dalâlet kârlı çıkıyor. 

Çünkü ehl-i hak bu ihtilâftan güç kaybediyor, ehl-i dalâlet ise ehl-i hakkın zaafından güç kazanıyor. Çünkü ehl-i hakkın arasına attığı ihtilâf ile ehl-i hakkı güçsüz bırakmış, can evinden vurmuş oluyor.  

SÖZ ÜSTAD HAZRETLERİ’NİN

Zararlı ihtilâfın ve nizaın açtığı şu hasarlardan insan titriyor: “Ey ehl-i îman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilâfınızdan istifade eden zalimlere karşı, [Mü’minler ancak kardeştir, meâlindeki âyet-i kerimenin] kal’a-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı muvazenede bulunsa, bir küçük taş muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir, birini yukarı, birini aşağı indirir.” 

“İşte, ey ehl-i iman! İhtiraslarınızdan ve husûmet-kârâne tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz. Hayat-ı içtimaiyenizle alâkanız varsa, [Mü’minin mü’mine münasebeti, taşları birbirine destek olan sarsılmaz bir bina gibidir.] mealindeki hadiste belirtilen düstur-u âliyeyi düstur-u hayat yapınız. Sefalet-i dünyeviyeden ve şekâvet-i uhreviyeden kurtulunuz.” 5

“Nefsinizi Susturunuz!”

Uyarı yine Üstadımızdan: “Ehl-i dalâlet, Risale-i Nur’un elmas kılıçlarına mukabele edemedikleri için… Zayıf damarları bulup şakirtler içindeki tesanütü sarsmak istediklerini hissettim ve anladım. Sakın! Çok dikkat ediniz, içinize bir mübayenet düşmesin. İnsan hatadan hâli olamaz, fakat tövbe kapısı açıktır. 

Nefis ve şeytan, sizi kardeşinize karşı itiraza ve haklı olarak tenkide sevk ettiği vakit deyiniz ki: 

 “Biz değil böyle cüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi ve dünyevî saadetimizi, Risale-i Nur’un en kuvvetli rabıtası olan tesanüte feda etmeye mükellefiz. O bize kazandırdığı netice itibariyle dünyaya, enaniyete ait her şeyi feda etmek vazifemizdir.” deyip nefsinizi susturunuz! 

Medar-ı niza’ bir mesele varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız, herkes bir meşrepte olmaz. Müsamaha ile birbirine bakmak, şimdi elzemdir.” 6

Medar-ı niza meselelerimiz meşverete geldikten… Meşverette müzakere edildikten ve bir karar ortaya çıktıktan sonra, münferit olarak bize düşen edep, ne sosyal medyada, ne de şurada veya burada meşveretin kararını serişte ederek vicdanları kanatmamaktır. Meşveretin kararına teslim olmaktır. Aksi takdirde meşveretin karşısına kendi enaniyetimizi koymuş olmaktayız ki, bizim mesleğimiz bu değildir.

Dipnotlar:     

1- Feyzü’l-Kadir, 5/514.

2- Feyzü’l-Kadir, 1:210-212.

3- Buhârî, 61: 2, 61: 3; İbn Hişâm, s. 824; Hammâm ibn Münebbih, Sahîfe, Nº 127, 128.

4- Enfal Sûresi: 46.

5- Mektubat, s. 318.

6- Kastamonu Lâhikası, s. 234.

Okunma Sayısı: 1583
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    25.10.2021 11:36:50

    Medar-ı niza’ bir mesele varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız, herkes bir meşrepte olmaz. Müsamaha ile birbirine bakmak, şimdi elzemdir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı