Deist fikirlerden etkilenmiş bir gencimiz soruyor: “Allah evreni sadece altı günde yaratıyor; ama Kur’an’ı 23 yılda gönderiyor. Kur’ân’a bakıyorsun elektriği nasıl bulacaklarını yazması gerekirken, Hazret-i Muhammed’in (asm) aile hayatını yazıyor. Bu durumu nasıl izah edebiliriz?”
Merd-i Kıptî Misali
Deistlik maalesef ülkemizde gençlerin kafasına manasız, uçuk kaçık, inkârcı alaycı sorular sokmakla kendini ifade etti. Sadece sorular sorması ve aklı selimle açıklama ve izahat yapmaması sebebiyle de, felsefî ağırlığını ve değerini kaybetti.
Bu nedenle deistlik ülkemizde bir felsefe değil, bir düşünce disiplini değil, gençlerin imanlarını çalan bir cerbeze platformu olarak çalışıyor. Düşünce tutarlılığı olmayınca da, verdiğiniz her cevaba ön yargılı yeni sorular ekliyor. Güya sizi köşeye sıkıştırmak istiyor. “Merd-i Kıptî şecaatini arz ederken sirkatini söylermiş” misali, her yeni manasız soruda kendi niyetini de, fikir yönüyle çaresizliğini de ortaya koyuyor.
Sorularında kendi içinde yığınla tutarsızlık mevcuttur. Hiçbir disiplin yoktur. Hiçbir fikir yoktur. Hiçbir iyi niyet yoktur.
Düşünce Disiplini Yoktur
1- Bir defa Allah evreni dilediği zaman dilimi içinde yaratır, Kur’ân’ı dilediği zaman dilimi içinde gönderir. Kur’ân’da dilediğinden bahseder? Kim Allah’tan hesap sorabilir? Sen ister inan, ister inanma! “Gerçek Rabbinizden gelmiştir! Dileyen inansın, dileyen inkâr etsin!”1
2- Kâinatın altı günde yaratılışında da, Kur’ân’ın 23 yılda gönderilişinde de bir hikmet vardır. Soran arkadaşımız kafa yorup hikmeti nedir diye düşünmüyor. Esasen belki öğrenmek de istemiyor. İnsafsız biçimde at çamuru izi kalsın hesabı soru soruyor.
3- Batıda deizm bir disiplin içindedir. Kendi içinde tutarlıdır. Böyle disiplinsiz, tutarsız bir inkâr formatında değildir. Fakat ülkemizde karşısında İslamiyet’i görünce sersemleşiyor. Saldırganlaşıyor. Fikir namusunu kaybediyor. Sadece inkâr formatına bürünüyor.
Kur’ân bir Elektrik Kitabı Değildir
4- Kur’ân ne bir elektrik kitabıdır, ne bir teknoloji kitabıdır! Allah elektrik ve her türlü teknik gelişmelerde rehber olsun diye insanda akıl yaratmıştır. İnsanların her türlü dertlerine ilaç olsun diye eczahane gibi bir yeryüzü yaratmıştır. Çalışıp çıkarması da insana kalmıştır.
5- “Kur’ân’ın vazife-i asliyesi daire-i Rubûbiyetin kemâlât ve şuûnâtını ve daire-i ubûdiyetin vezâif ve ahvâlini tâlim etmektir. Öyle ise, şu havârik-ı beşeriyenin o iki dairede hakları yalnız bir zayıf remz, bir hafif işaret ancak düşer. Çünkü, onlar daire-i Rubûbiyetten haklarını isteseler, o vakit pek az hak alabilirler.”2 Kur’ân’ın örnek bir aile hayatı olarak Hazret-i Muhammed’in (asm) aile hayatına yer vermesi içtimaî kuralları düzenlemek açısından elbette gereklidir.
6- Her şey kendi cirmi kadar Kur’ân’da yer alır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Eğer elektriğin, parlak, yıldız-misâl lâmbaları, hakk-ı kelâm isteyerek, âyetlere girmek isteseler, o dairenin elektrik lâmbaları olan şimşekler, şahaplar ve gökyüzünü zînetlendiren yıldızlar ve misbahlar diyecekler: “Işığın nisbetinde bahis ve beyâna girebilirsin.”3
7- Kur’ân’da elektrik ve diğer teknik harikalara işaretler vardır. Ehli olanlar bunu bulup çıkarıyorlar. Mesela Nur Suresi 35. Ayet elektriğe açıkça işaret ediyor.
Dipnotlar:
1- Kehf Suresi: 29., 2- Sözler, s. 297., 3- Sözler, s. 298,