Mustafa Aslan: “28. Lem’a’da Üstadımız, ‘Mesnevî-i Şerif Kur’ân’ın yedi nurundan bir nuruna mazhar olmuş. Risale-i Nur ise Kur’ân’ın yedi nurunun tamamına mazhardır’ der. Bu konuyu açar mısınız?”
Yedi Renkli Gök Kuşağı
Beyaz renkli güneş ışığı dünyanın atmosferine girdiğinde, güneşten gelen ışınların kırılıp yansıdığı gök kuşağında yedi renkte göründüğünü fark ederiz. Bunlar: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor ve çivit mavisi renkleridir.
Güneş ışığının rengi, güneşe baktığımız farklı yerlere ve farklı saatlere göre değişir. Ufka yakın iken güneşi turuncu renkte, biraz yükselince sarı renkte, tam tepeye geldiğinde ise beyaz renkte görürüz. Keza en soğuk yıldızlar kırmızı renkte, en sıcak yıldızlar mavi renkte, güneş gibi yedi rengin ışık tayflarını birden yayan yıldızlar ise beyaz renkte görünür. Güneş beyaz renktedir.
Konumuza güneş misaliyle girdik. Çünkü Kur’ân da İslâm güneşidir. İnsanın temel yedi lâtifesini, yani kalbini, ruhunu, aklını, iradesini, sırrını, hafî ve ahfa lâtifelerini ve nefsini tenvir eden Kur’ân güneşi de yedi i’caz nuruyla parlar. İmamların ve Muhakkiklerin eserlerinde yedi küllî i’cazından farklı nurlar gösteren, meselâ Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerif’inde bir nurunu gösteren Kur’ân güneşi, Risale-i Nur’da yedi i’caz nurunu göstermiştir. 1
Kur’ân’ı -gök kuşağında olduğu gibi- yedi i’caz nurunda gören Risale-i Nur, Kur’ân’a bütüncül bakmış ve bütününe mazhar olmuştur.
Haydi Yazın!
İ’câz nurundan maksat, Kur’ân’ın mu’cize olması sebebiyle beşeri âciz bıraktığı ve beşer tasarrufunun yetişemediği yedi mu’cizevî yöndür. Her bir âyette bu yedi i’câz nuru vardır. Bir beşer kalksa da ‘bir âyete benzer ben de bir cümle kurabilirim’ dese, sadece kuru, karanlık, hayatsız ve nursuz bir cümle kurmuş olur. Onun cümlesi ne kadar veciz olursa olsun; bu yedi i’câz vechinden hiçbirisi onda bulunmaz.
Zaten Kur’ân da, insanoğluna damarlarına dokunarak çağrı yapıyor: Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğundan şüphe ediyorsanız, haydi siz de Kur’ân’a benzer bir kitap yazın! Beşer sözü ise yazarsınız. Haydi yazın! Tamamı kadar olmasa da, bir âyet olsun, yazın!
Yazamıyorsunuz! Yazamadınız! Yazamayacaksınız!
“Eğer kulumuza (Muhammed’e –asm-) indirdiğimiz Kur’ân’dan şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz. Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının.” 2
Tarihte Kur’ân’a benzer kitap yazma iddiasıyla bilinen sadece Müseylime-i Kezzab vardır. Onun bir iki fıkrası da hezeyan olarak tarihlere geçmiştir.
Kur’Ân’ın Yedi İ’câz Nuru
“Mu’cizat-ı Kur’âniye” adıyla bilinen “Yirmi Beşinci Söz” Kur’ân’ın yedi i’câz nurunu gözler önüne seriyor. Burada tadat edilen bu nurlar Lemaat’ta “çekirdek” misali özetlendiği gibi, 3 Risale-i Nur’un tamamında yer yer işlenmiştir. Bu Nurlar şunlardır:
1) Derece-i İ’cazda Belâgat-i Kur’âniye
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 1. Şuâ’ının konusudur. İki suret halinde açıklanmıştır.
2) Kur’ân’ın Camiiyet-i Harikuladesi
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 2. Şuâ’ının konusudur. Beş Lem’a’da açıklanmıştır.
3) İhbarat-ı Gaybiyesi
25. Söz’ün 1. Şule’sinin 3. Şuâ’ının konusudur. Üç Cilve’de açıklanmıştır.
4) Tenasüp ve Selâset-i Nazmı
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 1. Nur’unun konusudur.
5) Esma-i Hüsna cihetinde gösterdiği üslûb-u bedîi ve fezlekeleri
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 2. Nur’unun konusudur
6) Menba’daki Kuvvet
25. Söz’ün 2. Şule’sinin 3. Nur’unun konusudur.
7) Hakikatleri tesbit, temsil ve ifadede gösterdiği erişilmezlik
25. Söz’ün 3. Şule’sinin konusudur. Üç Ziya’da açıklanmıştır.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 438; Lâtif Nükteler, s. 23. 2- Bakara Sûresi: 23, 24. Ayrıca bakınız: İsra Sûresi: 88; Hud Sûresi: 13, 14. 3- Sözler, s. 819; Eski Said Dönemi Eserleri, s. 515.