Adana’dan okuyucumuz: “Namazdan sonraki tesbihleri niye 33’er defa çekiyoruz? Ne hikmeti var?”
Namazda Hamd ve Tesbİh
Namazın ardından 33 defa çektiğimiz tesbih, yani “Sübhanallah... Sübhanallah... Sübhanallah”lar, 33 defa çektiğimiz tahmid, yani “Elhamdülillah... Elhamdülillah... Elhamdülillah...”lar ve 33 defa çektiğimiz tekbir, yani “Allahü Ekber... Allahü Ekber... Allahü Ekber...”ler namazın çekirdekleri hükmündedir.
Nitekim bu yüksek zikirlere gerek mana gerekse lafız itibariyle namazın içinde de sürekli baş vururuz. Meselâ, namaza “Allahü Ekber” diyerek başlarız. Okumaya hemen “Sübhaneke” diyerek tesbihle başlıyoruz. Ardından “Elhamdülillah” diyerek hamd ile başlayan ve baştan sona hamdi, tekbiri, tesbihi, duayı ve ubudiyeti bir bütün olarak ihtiva eden ve Allah’a en öz şekilde niyazımızı arz eden Fatiha Suresi’ni okuyoruz.
Rükumuzda ve secdemizde tesbih ifadeleri hâkimdir. Rükûdan sonra doğrulurken hamd ediyoruz. Rükua ve secdeye giderken, secdeden doğrulurken, kıyama giderken ve kıyamdan dönerken ara zikirlerimiz ise hep “Allahü Ekber” kelimesidir.
Resulullah (asm), “Bizim namazımız tesbih, tekbir ve Kur’ân tilâvetinden ibârettir; onda dünya kelâmı konuşulmaz!” buyurmuştur.1
Namazı Takvİye EttİĞİMİz ZİKİrler
Namazdan çıktığımızda ise tesbih, tahmid ve tekbir ifâdeleri olan Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahü Ekber zikirlerini 33’er defa tekrar ederek, namazı te’kid ve takviye ediyoruz.
Yani namazımızı tesbih, tahmid ve tekbir ile güçlendiriyoruz. Yani Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahü Ekber zikirleri ile namazımızı Cenab-ı Hakk’a arz ediyoruz ve namazımızın kabûlünü dergâh-ı izzetten istirham ediyoruz ve umuyoruz.
Namazın ardından 33’er defa tesbih, tekbir ve tahmid yapmak sünnet-i seniyedir. Bediüzzaman Hazretleri, namazdan sonra okunması sünnet olan tesbih, tazim, tahmid, zikir ve salavât ifâdelerinin, her türlü şerlerden Allah’a sığınma ve Allah’ın isimlerini zikretme duâlarının Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın yolu, sünneti ve velâyetinin evrâdı olduğunu, bu açıdan büyük önemi bulunduğunu ve ihmal edilmemesi gerek-tiğini kaydeder.2
Denİzlerİn Köpüğü Kadar da Olsa Günahların Bağışlanması
Muhacirlerden bazı fakir Sahabîler bir gün Allah Resulüne (asm) dediler ki:
“Ya Resulallah! Mal sahipleri yüksek derecelere eriştiler. Bizimle beraber ve bizim gibi namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar! Bizden ayrı bir de mallarıyla haccediyorlar, umre yapıyorlar, köle âzât ediyorlar, sadaka veriyorlar!”
Allah Resulü (asm): “Ben size bir şey öğreteyim de, onun sayesinde sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem böylece, sizin yaptığınızı yapanların dışında hiç kimse sizden daha faziletli olmaz!” buyurdu.
Büyük bir müjdeydi. Ashab-ı Kiram (ra): “Buyurunuz yâ Resulallah; öğretiniz!” dedi.
Resul-ü Ekrem Efendimiz (asm): “Her namazın ardından otuz üçer defa Sübhanallah, Elhamdülillâh ve Allahü ekber dersiniz. Sonra da “Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü’l-Mülkü ve lehü’l-Hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” dersiniz; deniz köpüğü kadar bile olsa günahlarınız bağışlanır!” buyurdu.3
Bundan büyük müjde var mı? Günahlarımız bağışlanırsa, daha ne isteriz? Denizlerin köpüğünü saymayı bir deneyin; sayabilecek misiniz?
Öyleyse namazı kıldıktan sonra üç-beş dakikacık tesbih çekmek neden zor gelir?
Neden otuz üç dememizde bir yarar var mı? Şeriat sahibi böyle emretmiş; o kadar! Madem ki denizlerin köpüğü kadar günahımızı alıp gidiyor; bence başka bir hikmet aramak bile abesle iştigaldir.
Bunu bir İlâhî şifre bilmeli ve namazın ardından tesbih çekmeyi ihmal etmemeliyiz.
Dipnotlar:
1 Nesâî, Kitabu’s-Sehiv, 20.
2 Kastamonu Lâhikası, S. 72-73.
3 Müslim, Mesâcid, 142.