Zındıka Komiteleri
Zındıka komiteleri her zaman her fitnenin beyin tabakasında vardırlar. Hatta fitneleri bilerek çıkaran merkezler bu merkezlerdir. Fitneleri biz deccaliyet ve süfyaniyet koduyla algılarız. Bunlar bazen felsefe üslubuyla gençliğimizi zehirlerler, bazen gizli servisler yoluyla daha aktif ve kestirmeden yollara girerler. Bazen silah tüccarı fiyakasını kullanırlar. Ve genelde komitecilik tarzında çalışırlar. İnsaniyet için çalıştıklarını iddia ederler. Kamuoyu toplamaya çalışırlar.
Bunların çalışma prensipleri, Bediüzaman Hazretlerinin İngilizlerin neden hep galip olduklarıyla ilgili bir suale verdiği şu cevapta özetlenmiştir: “Siyasetinin hassa-i mümeyyizesi fitnekârlık, ihtilaftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikap etmek, yalancılık, tahripkârlık, hariçte menfiliktir.”1
Yani İngiliz siyasetinin has özellikleri: 1-Ftne atmak, 2-Müslümanlar arası ihtilafı kullanmak, 3-Ölesiye menfaatini takip etmek, menfaati için hiçbir alçaklıktan geri kalmamak, 4-Yalan söylemeyi meslek saymak, 5-Yıkıcı ve kırıcı olmak, 6-Dışarda menfi hareketi desteklemek, ta ki içeriyi bölsün.
Hain Yahuda Gibi
“Bob Dylan’ın kaleme aldığı Masters Of War (Savaşın Efendileri) başlıklı şiirin bir kısmı bu meseleyi özetler mahiyettedir:
Like Judas of old you lie and deceive,
A world war can be won you want to believe,
Siz, İsa’ya ihanet eden hain Yahuda kadar eskisiniz!
Siz isteyince bir dünya savaşı kazanılabilir!
Siz Malikanelerinize Saklanırsınız
You fasten all the triggers for the others to fire,
Then you set back and watch when the deathcount gets higher,
You hide in your mansion as young people’s blood
Flows out of their bodies and is buried in the mud.
Ateş etmek için başkaları adına tüm tetiklere basarsınız
Sonra bir şeyin ardına yerleşir ve ölü sayısının artmasını seyredersiniz
Genç insanların bedenlerinden kanlar akarken ve
Çamura karışırken siz malikanelerinize saklanırsınız
Sizin Değeriniz Yoktur
You ain’t worth the blood that runs in your veins.
That even Jesus would never forgive what you do.
Sizin, damarlarınızda dolaşan kan kadar bile değeriniz yoktur
İsa bile yaptıklarınızdan ötürü sizi asla bağışlamayacaktır.
Let me ask you one question: Is your money that good,
Will it buy you forgiveness, do you think that it could?
I think you will find when your death takes its toll all the money you made will never buy back your soul.
Size bir şey sorayım: Paranız, bağışlanmanızı satın alacak
Kadar sağlam mı, bunun olabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Bence siz öldüğünüzde, bunun bedelinin ne olduğunu anlayacaksınız
Biriktirdiğiniz tüm para, ruhunuzu geri almaya asla yetmeyecektir.
Umarım Ölürsünüz!
And I hope that you die and your death will come soon,
I will follow your casket on a pale afternoon,
And I’ll watch while you’re lowered down to your deathbed,
And I’ll stand over your grave till I’m sure that you’re dead.
Umarım ölürsünüz ve hem de bir an önce,
Soluk bir öğleden sonrasında tabutunuzun ardından gideceğim
Ve ölüm-yatağınızdan aşağıya inerken sizi seyredeceğim
Öldüğünüzden emin oluncaya kadar da mezarınızın başında dikileceğim.
Dipnot:
1- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 348