Yoğun gündem arasında geçen haftaki Körfez turunda gittiği üç ülkeyle 3.2 trilyon dolarlık silah satışı yapan Trump’la Suriye geçici hükûmeti Başkanı Şara’nın buluşması gürültüye getirildi.
Görüşmede Trump’un, küresel emperyal mihrakların İslâm dünyasına musallat ettikleri mâmulleri El Kaide’den kopma Amerikan işgalindeki Irak’ta IŞİD’e katılan, Amerikan hapishanelerinde kalan ve IŞİD’den de ayrılıp Colani olarak kurduğu El Nusra’dan dönüşen Heyet Tahrirü’ş-Şam örgütünün başına geçen Şara’ya övgüleri dikkatleri çekti.
Çarpıcı olan, “iktidara iliştirilmiş medya tetikçileri”nin, Trump’un Siyonist damadı ve İsrail hizmetçiliğine soyunan Evanjelik danışmanlarının “yüzyıl plânı”yla Nil’den Fırat’a “arz-ı mev’ud (vaad edilmiş topraklar)”da “büyük İsrail”e zemin hazırlanmasını görmezden gelmeleri.
Trump’un “Suriye’nin yeniden yapılandırılması” paravanında Şara’ya “Abraham anlaşmaları”na katılmasıyla “güçlü İsrail için işbirliği” çağrısını bile bile çarpıtıp örtbas etmeleri. Kabinesinin önemli isimlerini Siyonistlerden oluşturup “Dünyanın en hakikî Siyonisti benim” diyen Trump’un Şara’ya “genç, yakışıklı, cesur, sert, savaşçı” medhiyesine medhiyeler dizmeleri…
“İSRAİL’İN İŞGALİNİ KABULLENME…”
Ne var ki Saray goygoycuları bununla da kalmadılar; daha ilk döneminde Kudüs’ü “İsrail’in siyasî-dinî başkenti” ilân edip Suriye’ye ait Golan Tepelerini işgal ettiren, Şam yolunu vurup HTŞ’nin önünü açan ve Şam’ın düşüşünde Suriye’nin topyekûn savunma mekânizmasını bombalayan İsrail’in baş hâmisi Trump’un Şara’yı pohpohlamasına “hikmetler” izafe ettiler.
Dahası, “ABD’nin Suriye’ye yaptırımları kaldıracağı” vaadine karşı enerji ve maden rezervlerine göz diktiği Gazze’yi eğlence merkezi yapmaya yeltenen Trump’un, “Cumhurbaşkanı’nın telkiniyle Trump’un Şara’yla kucaklaşmasıyla Suriye’nin kurtulduğu” asparagasını yaydılar.
Oysa tam da bölgede bulunduğu sırada Gazze’de yüzlerce çocuğu, kadını, sivili katletmeye devam eden İsrail’e en ufak bir uyarıda bulunmayan Trump’un, kerametleri kendilerinden menkul “yandaş yorumcular”ın propagandalarının aksine, Şara’dan öncelikle “İsrail’in zengin su ve enerji kaynaklarının yer aldığı Golan Tepelerini işgaline karşı çıkmaması”nı salık verdiği açık kayıtlarla ortada.
Bundandır ki ABD’nin başına “on milyon dolar ödül” koyduğu Şara’ya “güçlü bir geçmişe sahip olduğu” ve “devrimi yöneten harika biri” diye övgüler yağdırıp, Şam’a yirmi kilometre yaklaşıp kuşatan, gün aşırı Suriye’yi bombalayan İsrail’in “işgali kalıcılaştırması” şartını koştuğunu herkes biliyor.
SURİYE’NİN İFNASI DAYATILIYOR
Keza Trump’un ABD ile işgal ortaklarının emperyal hegemonyaları uğruna her türlü silâhla silâhlandırıp Suriye iç savaşında maşa olarak kullandıkları taşeronları “Suriye PKK’si’ PYD/YPG’ye karışmama, Fırat’ın doğusuna yanaşmama”yı dayattığı belirtiliyor.
Vahim olan, Şara’nın bütün bu şartları “onaylamak”la daha baştan “Amerikan projesi BOP”la etnik ve mezhebî tefrikayla “federalizm” perdesinde Suriye’nin kuzeyinde “Kürdistan”, ortasında “Arap-Sünnistan”, batısında “Alevistan/Nusayristan” ve güneyinde “Dürzistan” taksimiyle bölünüp parçalanmasını “kabullenmesi.”
Özetle, altmış yıldır bölgede direnen bir ülke olarak, Irak’tan sonra Suriye’nin de İsrail’e teslim olmasıyla, bölgenin bütünüyle ifnasını hedefleyen bir “plân” dayatılıyor. Bu maksatla Trump, Şara’ya “Bize özel bir şey yap!” diyerek, Suriye’yi İsrail’in işgaline açma şartını ileri sürüyor.
Ve yine bu maksatla Amerikan Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Amerikan Kongresi’nde “Suriye çok riskli; geçiş yönetimi, aylar değil birkaç hafta içinde çökebilir, ülkede büyük boyutlarda bütün bölgeyi istikrarsızlaştıran bir iç savaş patlak verebilir” ihbarıyla örtülü tehditler savuruyor.
Gerisi lâf-ü güzâf…